(7’nci bölüm) – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com Hayal Defterim Sun, 13 Aug 2023 19:23:43 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://kocaelikent.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-küçük-logo-KK-32x32.jpg (7’nci bölüm) – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com 32 32 Felsefî Temeli İslâm’da “insan hakkı” kavramı (7’nci bölüm) https://kocaelikent.com/felsefi-temeli-islamda-insan-hakki-kavrami-7nci-bolum/ Fri, 07 May 2021 22:13:46 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58749

Felsefî Temeli İslâm’da “insan hakkı” kavramı (7’nci bölüm) … “İnsan hakkı anıtının en sağlam ve eşsiz dayanağı İslâm’da bulunur, örümcek evlerinde veya kum üzerinde kurulan yapılarda değil…” ayrıntılar hayaldefterim de…
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi

Felsefî Temeli İslâm’da “insan hakkı” kavramı (7’nci bölüm)

Gerçekten de merhamet ile sevgi (meveddet) aynı köktendir, aynı kaynaktandır, ancak, sevginin daha özel anlamı vardır. Allah “Rahîm’ ve “Vedûd”dur (Hûd, 11/90). Yine “gâfur” ve “vedud”dur (Burúc, 85/14) Allah’ın “halifesi” olma ülküsünü benimseyen müminler de merhamet ve meveddet sahibi olur, insanlara ve canlılara merhamet ve ihsân ile davranırlar. Ayrıca, müminler arasında da sadece “kendi gibi sevmek” değil, üstelik “kendisine tercih etmek” (isâr) hedefi gösterilir (Haşr Suresi, 59/9). Şu halde İslâm, “Altın kural”ı eksik bırakmış değil, tam aksine, “bugün size dininizi ikmal ettim” ve “Rabbinin kelimesi sidk ve adl ile tamamlandı” âyet-i kerîmelerine (Mâide 5/3; Enam, 6/115) uygun olarak, ayrıca “ben Ahlâk mekârîmini tamamlamak için görevlendirildim” buyuran Resûl-i Ekrem’in (S.A.V.) kutlu beyanına uygun olarak, altın kuralı tamamlamış, ikmâl etmiş, “isâr” ülküsünü getirmiştir. “isâr”, “Altın kural”ın da üzerindedir.

“Rahmet ve Merhamet emredilir”

“Benliğin bencilliğinden kurtulmak” (şuhh-i nefsi yenmek) Altın kural karşılığıdır. Altın kural; Matthâus İncilinde şu şekilde yer alır: Nâs’ın size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara karşı öyle davranın! İşte budur Şeriat’in ve nebilerin tebliğinin özü! (7/12). Daha sonra da “rahmet” ve “merhamet” emredilir (Lukas, 6/31 ve 6/32-38; Matthâus 5/43-48). Islâm’ın, yukarıda zikrettiğimiz buyrukları ile, yine bir İslâm Peygamberi olan İsa’nın tebliği arasında bu noktada en küçük bir fark var mıdır? Üstelik İslam; adalet ve merhamet ölçüsünü bir de “isar” ülküsü ile tamamlamıştır. isâr; Merhum Dr. Ali

Şeriati’nin ve ondan önce bütün İslâmn årif ve hakîmlerinin, Hıristiyan rahiplerinden değil Resûl-i Ekrem (S.A.V.) ve İsa’dan Hazret-i Kur’an-ı (A.S.), Kerîm’den öğrendikleri bir ahlâk yücelişidir. İnsan hakkı anıtının en sağlam ve eşsiz dayanağı İslâm’da bulunur, örümcek evlerinde veya kum üzerinde kurulan yapılarda değil! Bu çürük yapıları kuranlar, üstelik yapı ustası olduklarını iddia etseler bile! Bu insanlarda akıl olsa, düşünürler ki; Âdem (A.S.) ilk insanlık mabedini, “in” olmaktan çıkan ilk “beyt”i, ilk “ev”i Mekke’de kurmuş (Al-i İmrân, 3/96), daha sonra da İbrahim ve İsmail (A.S.) aynı yerde bu yapıyı yenilemişlerdir (Bakara, 2/125-128).

İnsan haklarının tebliği, Adem (A.S.) ile bu kutlu “Ev”de başlamıştır (Âl-i Imran, 3/96). Daha sonra, İbrahim ve İsmail (A.S.), Kudüs’deki mabedi değil, Adem’in mabedini yenilemişler, Kudüs’deki mabed Musa’nın (A.S.) Mısır’dan çıkışından sonra yapılmıştır. İbrahim ve İsmail (A.S.); Resûl-i Ekrem (S.A.V.) için dua etmişler, Resûl-i Ekrem (S.A.V.) gelince de aynı notadan tebliğine başlamış, Veda’ Hutbesi gibi insan hakkı öğretisinin temel ve eşsiz metnini de Adem’in (S.A.V.) yeryüzüne indiği noktada, Arafat’da îrad buyurmuştur.

]]>
İnsan Haklarının İlahi Temelleri (7’nci bölüm) https://kocaelikent.com/insan-haklarinin-ilahi-temelleri-7nci-bolum/ Sat, 18 Apr 2020 02:48:32 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58708

İnsan Haklarının İlahi Temelleri (7’nci bölüm) … “Müslümanların her türlü işinde adalet ilkesine uygun davranması gerekmektedir. Bu da bizi, hayatımızı İlâhî hikmetin aydınlığında yeniden gözden geçirmeye sevk ediyor.” ayrıntılar hayaldefterim de…
Prof. Dr. Şükrü KARATEPE

İnsan Haklarının İlahi Temelleri (7’nci bölüm)

Kendi içinde sayısız problemi yaşayan Batı, ele geçirdiği sömürü kaynaklarını kaybetmemek için diğer toplumlara karşı giderek daha acımasız davranmaktadır. Batı insan haklarının gerçekleşmesinde kendi değerler sistemini ölçü almakta ve bu değerler sistemi benimsendiği ölçüde Batılı olmayan toplumlar meşrutiyet kazanmaktadır. Son yıllarda adından sıkça söz edilen “yeni dünya düzeni”, Paris Şartı ve AGÎK ilkeleri ile de Batılı değerlerin evrenselleştirilmesi amaçlanmaktadır.

Batının bu tuzaklarına karşı tek ilaç gerçek anlamda adaletli bir toplumsal düzen kurmaktır. “Allah, insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emreder” (Nisa, 58) hükmü gereğince, Müslümanların her türlü işinde adalet ilkesine uygun davranması gerekmektedir. Bu da bizi, hayatımızı İlâhî hikmetin aydınlığında yeniden gözden geçirmeye sevk ediyor. İlâhî hikmeti bağlandığımız ölçüde adalet ilkesi hayatımıza egemen olacaktır. Batının nisbi başarısı da ilahi hikmetle kurulan sınırlı ilişkiden kaynaklanmaktadır.

Virginia Beyannamesinde “Hristiyanlara sevgi, saygı ve sabırla hareket etmeleri” tavsiye edilmektedir.

Alman Anayasasında “tanrının ve insanların önünde sorumluluğun bilincinden olarak anayasanın hazırlandığı” belirtilmektedir.

İsviçre Anayasası ise “kadiri mutlak tanrının adıyla” başlamaktadır.

Verilen bu siyasi örneklerden hareketle, sadece siyasi alana yönelik düzenlemelerden yana olduğumuz sonucu çıkarılmamalıdır. Aksine, esas olan kişi ve cemiyet hayatının adil esaslar üzerine kurulmasıdır. Ancak, “sadece dinden kaynaklandığı için bir ilkenin devlet ve siyaset hayatımızda uygulanamayacağı” yolundaki pozitivist kuralın aşılması da kaçınılmazdır.

]]>