Fetal distres – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com Hayal Defterim Sun, 12 Sep 2021 18:48:48 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://kocaelikent.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-küçük-logo-KK-32x32.jpg Fetal distres – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com 32 32 Doğum Süreci – Sağlıklı Nesiller için Doğum Süreci https://kocaelikent.com/dogum-sureci-saglikli-nesiller-icin-dogum-sureci/ Sun, 12 Sep 2021 17:09:22 +0000 https://kocaelikent.com/?p=61560

Doğum Süreci – Sağlıklı Nesiller için Doğum Süreci … “Bebek anne karnındayken beslenme, solunum, sindirim gibi işlevlerini anneye bağlı olarak gerçekleştirir. Ana rahmi bebek için güvenli ve hijyenik bir ortamdır…” ayrıntılar hayaldefterim de…

Doğum Süreci – Sağlıklı Nesiller için Doğum Süreci

DOĞUM

Doğumun sorunsuz gerçekleşmesi
Doğumun sorunsuz gerçekleşmesi

Bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesi gebelik öncesi ve gebelik döneminde alınacak önlemlerle olduğu kadar, doğumun zamanında, uygun koşullarda ve sorunsuz olmasıyla da ilgilidir.

Doğum doğal, fizyolojik bir olaydır. Hemen her kadının vücudu doğum olayını gerçekleştirebilecek beceri ve kapasiteye sahiptir. Pek çok kadın doğumla ilgili herhangi bir tehlike veya sorunla karşılaşmadan sağlıklı bir bebeğe sahip olabilirler.

Ancak gerekli önlemler alınmadan ve kurallarına uygun yapılmadığı zaman, doğum anne ve bebek için son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Doğum sırasında ortaya çıkabilecek bazı sorunlar bebeğin ölümüne veya ciddî şekilde özürlü kalmasına neden olabilir.

Hamileliğiniz süresince düzenli doktor kontrolleri yaptırmanız, doğumun da sağlıklı olması için önemlidir. Doktorunuz size doğumun ne zaman ve nasıl gerçekleşeceği konusunda bilgi verecektir

Doğumun sorunsuz gerçekleşmesi ve bebeğin sağlıklı doğması için doğumun zamanı, nerede yapıldığı ve doğum biçimi büyük önem taşımaktadır.

DOĞUMUN YERİ

Doğum yapılan yerin önemi
Doğum yapılan yerin önemi

Doğum yapılan yer neden önemlidir?

Doğum hem anne hem de bebek için önemli bir olaydır. Bebek anne karnındayken beslenme, solunum, sindirim gibi işlevlerini anneye bağlı olarak gerçekleştirir. Ana rahmi bebek için güvenli ve hijyenik bir ortamdır. Bebek doğum anında anne karnındaki korunaklı ortamından farklı bir ortama geçmektedir. Bu nedenle doğumu izleyen ilk günlerde dışarıdaki ortama ve koşullara uyum sağlamak zorundadır.

Doğumun gerçekleştiği ortamların ilkel ve sağlığa uygun olmayan koşullar taşıması bebeğin ve annenin kolayca çeşitli hastalıklara yakalanmasına yol açabilir. Eğitilmiş sağlık personeli olmadan evde yapılan doğumlarda bu tür tehlikeler çok daha fazladır.

Ehil olmayan ellerde ve uygun olmayan ortamlarda geleneksel yöntemlerle gerçekleştirilen doğumlar, anne ve bebek ölümleri veya yaşam boyu sürecek ciddî özürlerle sonuçlanabilmektedir.

Anne ve bebeğin zarar görmemesi için doğumun mutlaka hastane ortamında ve sağlık personeli gözetiminde yapılması gerekir. Eğer evde doğum yapmak zorunda kalırsanız mutlaka deneyimli bir sağlık personelini eve çağırmalısınız. Böylece doğum sırasında ortaya çıkabilecek sorunları en az zararla atlatmanız mümkün olabilecektir.

NORMAL DOĞUM

Normal Doğum
Normal Doğum

Normal hamilelik süresi ortalama 40 haftadır. 37 ve 42 haftalık doğumlar da normal kabul edilmektedir.

Doğumun belirtileri nelerdir?

Doğum Sancıları

Doğum sancıları, bel veya kasık ağrısı şeklinde veya âdet sancılarını hatırlatır bir biçimde başlayabilir. Doğum sancılarının ilk evresi 12-16 saat, ikinci evresi ise 6-8 saat sürer. Bu süre kadından kadına değişiklik gösterebilir.

Mukus Tıkacı (Nişan Gelmesi)

Doğumun birkaç gün öncesinde veya doğumun hemen öncesinde, rahim ağzında bulunan sümüksü tıkaç, rahim ağzının genişlenmeye başlaması nedeni ile hafif kanlı ve sümüksü bir sıvı olarak dışarı gelir. Bu olay, doğumun başladığını değil, doğumun yaklaştığını gösterir.

Kasılmalar

Kasılmalar sıklaşmışsa ve düzenli olarak meydana geliyorsa onları ölçmekte yarar vardır. Kasılmalarda iki nokta takip edilmelidir: Ne kadar ara ile geldiği ve ne kadar sürdüğü. Kasılmalar 5 dakikada bir geliyor ve 40 saniye sürüyorsa hastaneye gitme vakti gelmiştir.

Suyun Gelmesi

Doğum sancıları sırasında, bebeği muhafaza eden, sıvı dolu olan kese boşalabilir. Bebeğin başı doğum kanalına girmişse suyun dışarı akışı azalabilir. Su boşaldıktan sonra bebek enfeksiyona karşı korunmasız olduğu için cinsel ilişkide bulunmayın ve banyo yapmayın (duş alabilirsiniz). Doktorunuzu arayın ve bilgi verin. Doktorunuzun size söylediklerine dikkatle uyun.

DOĞUM SÜRECİNDE KARŞILABİLECEK NORMAL DIŞI DURUMLAR

Doğum sırasında acil müdahale
Doğum sırasında acil müdahale

Doğum, kadın vücudunun normal bir fonksiyonudur. Doğumla ilgili tehlike ve sorunların çoğu artık geçmişte kalmıştır. Gebelik süresince erken ve düzenli doktor kontrollerini yaptıran ve bir uzman yardımı ile doğuran kadının ciddi problemlerden korkması için hiçbir neden yoktur. Çıkabilecek zorlukların çoğu artık çabuk ve etkili bir biçimde halledilebilmektedir.

Doğumların büyük çoğunluğunun doğal bir seyri vardır, doktorun kontrolünde ve doktorun yardımıyla doğum olayı normal bir şekilde gerçekleşir. Ancak bazı durumlarda bu doğal gidiş bozulabilir, böyle bir durumda annenin ve bebeğin zarar görmemesi için daha fazla yardım ve müdahale gerekebilir. Müdahale gerektiren nedenler anneden, bebekten veya doğum sürecinin özelliklerinden kaynaklanabilir.

Yolunda gitmeyen bir durum olduğunu ve doğuma daha fazla müdahale edilmesi gerektiğini düşündüren bazı durumlar vardır, Bu belirtiler hamileliğin herhangi bir döneminde kendini gösterebilir. Özellikle hamilelik döneminde iyi kontrol edilmemiş, doktor takibinde ilerlememiş olan gebeliklerde doğum anında acil durumlar ortaya çıkabilir.

Hamilelikte doktor kontrolü gerektiren acil durumlar nelerdir?

Hamilelikte aşağıdaki durumlardan herhangi birinin olması durumunda yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu düşünülebilir. Kendinizde bu belirtilerden herhangi birini hissetmeniz durumunda paniğe kapılmadan doktorunuzu aramalısınız.

* Doğum sancıları başlamadan su gelmesi,
* Suyun normal, açık sarı ve berrak renginden farklı olarak koyu sarı ve yeşil renkte gelmesi,
* Suyun kanlı gelmesi,
* Adet kanamasından daha fazla miktarda vajinal kanama olması.
* Bebeğin normalden az hareket etmesi,
* Ağrıların ve kasılmaların hiç geçmemesi,
* Gününden önce başlayan ağrılar,
* Annede baş dönmesi, şiddetli baş ağrısı, bulanık görme; annenin gözlerinin önünde sinekler uçuşması,
* Annenin tansiyonunun aniden yükselmesi, kısa sürede çok kilo alması ve vücudunun şişmesi,
* İdrar yaparken yanma ve ağrı,
* Annede mide bulantısı, karın ağrısı ve az idrara çıkma,
* Bebeğin doğum vaktinin gecikmesi.

DOĞUMUN ZAMANI

Normal gebelik süresi ortalama 40 haftadır. Gebeliğin 37 ve 42. haftaları arasındaki doğumlar da normal kabul edilmektedir. Doğumun 37. haftadan önce olmasına erken doğum, 42. haftadan sonra olmasına ise geç doğum denir. Her iki durumda da anne ve bebek tehlike altındadır.

ERKEN DOĞUM

erken doğum
erken doğum

Hamileliğin 37. haftası tamamlanmadan doğumun gerçekleşmesine prematüre veya erken doğum denir. Erken doğumlar tüm doğumların yaklaşık %9-10’unu oluşturur. Erken doğan bebeklerin yaklaşık % 80’i hamileliğin 32. ve 36. haftaları arasında doğarlar. %6 sı ise hamileliğin 28. haftası tamamlanmadan doğar. Erken doğan tüm bebeklerde ciddî sağlık problemleri ortaya çıkma riski vardır. Fakat çok erken doğan bebekler (28. haftadan önce) ölüm veya yaşam boyu sürecek özürlülük riskiyle karşı karşıyadırlar.

Erken doğan bebeklerde çeşitli nedenlerle ciddî sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bu bebekler daha az kilo ile doğarlar, organları yeterince gelişmemiştir ve daha fazla sorunla karşı karşıyadırlar. Bu bebekler doğumdan sonra özel ekipmanların ve uzman doktorların eşliğinde bakıma gereksinim duyarlar.

Uygun koşullarda ve gerektiği biçimde bakım ve tedavileri yapılabilirse erken doğan bebeklerin yaşama şansları yüksektir. Aksi hâlde ölüm riski çok yüksektir. Yaşayanların ise serebral palsi, akciğer ve sindirim sistemi hastalıkları, görme işitme özürleri ve zekâ gerilikleri gibi ciddi sorunları olabilir.

Erken doğumunun nedenleri nelerdir?

Anne ve bebeğin hayatını tehlikeye atabilecek bazı durumlarda doktor erken doğuma karar verebilir. Bu tür özel durumların dışında da bazı kadınlarda erken doğum yapma riski bulunmaktadır.

Bir kadının erken doğum yapma riskini artıran bazı nedenler şunlardır:

* Önceden birden fazla düşük yapma, erken veya geç doğum yapılmış olması,
* Çoğul doğum (ikiz, üçüz gibi),
* Annenin şeker, yüksek tansiyon gibi sürekli hastalıklarının olması,
* Annede kansızlık (anemi) olması,
* Özellikle gebeliğin son dönemlerinde görülen idrar yolu enfeksiyonları veya vajinal enfeksiyonlar salgıladıkları bazı maddeler ile doğum eylemini erken başlatabilir,
* Sigara, alkol veya madde bağımlılığı: Erken doğuma yol açan nedenlerden en önlenebilir olanı sigara kullanımıdır. Erken doğum, sigara kullanan anne adaylarını bekleyen önemli tehlikelerden biridir.
* Annenin 19 yaşın altında ve 35 yaşın üstünde olması,
* Annenin psikolojik durumunun kötü olması.

Erken doğan bebeklerde görülen sağlık problemleri

Erken doğan bebeklerde pek çok sağlık problemi görülmektedir. Bazı bebeklerde bu problemler az ya da orta düzeyde sorun yaratırken bazılarında çok ciddi sonuçlar doğurabilmektedir,

Erken doğan bebekler, solunum sıkıntısı sendromu, kansızlık (anemi), kronik akciğer hastalığı, enfeksiyon hastalıkları gibi önemli sağlık problemleri ile karşılaşabilirler. Bu problemler bebeğin ölmesine veya ileri derecede özürlü olmasına neden olabilir.

Erken doğum riski azaltılabilir mi?

Hamilelik öncesi ve hamilelik sırasında erken ve düzenli doktor kontrolü ile erken doğum riski azaltılabilir, bu kontroller özellikle şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi sürekli hastalığı olan kadınlar için daha büyük öner taşımaktadır. Hamile kadın erken ve düzenli doğum öncesi bakım aldığı takdirde sorunlar erken tanılanıp tedavi edilebilecektir. Hamilelik süresince sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımından da kaçınılmalıdır.

Erken doğum işaretleri nelerdir?

Doğumun beklendiği tarihten en az üç hafta önce doğum işaretlerinin ortaya çıkması erken doğum riski olduğunu gösterir. Doğumu beklediğiniz tarihten en az üç hafta önce aşağıdaki durumlarla karşılaşırsanız erken doğum riski ile karşı karşıya olabilirsiniz.

* Hazneden (vajinadan) kan geliyorsa,
* Hazneden beyaz, pembemsi veya kahverengi bir su sızıyorsa,
* Adet sancılarına benzer sancılarınız varsa,
* Hafif ve devamlı sırt ağrılarınız varsa,
* Bebeğin aşağıya doğru itildiğini hissediyorsanız,
* 10 dakikada bir ya da daha sık kasılmalar oluyorsa;
erken doğum riskiniz olabilir.

Bu tür durumlarla karşılaştığınızda;
* Ne yapıyorsanız onu durdurun,
* Sol tarafınıza yatarak bir saat kadar dinlenin,
* En az 2-3 bardak su veya meyve suyu için (kahve, çay veya soda değil),
* Belirtiler bir saat içinde geçmezse doktorunuza haber verin,

GEÇ DOĞUM

geç doğumun belirtileri
geç doğumun belirtileri

Gebelik haftasının 42. haftayı tamamlamasına rağmen doğumun gerçekleşmemesi durumunda miat geçmesinden (geç doğum) bahsedilir.

Geç doğum, bebek doğmadan, doğum sırasında ve doğum sonrasında çeşitli sorunların yaşanmasına neden olabilir. Bu sorunlar bebek ve annenin hayatını tehlikeye atar. Ölümlere ve ciddi özürlülüğe neden olabilir.

Geç doğumun nedenleri nelerdir?

Geç doğum tüm gebeliklerin yaklaşık %3’ünde görülür. %90’dan fazlasında herhangi bir neden bulunamamaktadır. %10’dan daha az kısımda ise anensefali (beynin oluşmaması), bebeğin bazı hormonal salgı bezlerinin gelişmemesi ya da plesantada (eş) bir olmasından söz edilebilir. Daha önceki doğumlarında geç doğum yapmış olan kadınların, bundan sonraki gebeliklerinde de geç doğum yapma riski %50’dir.

Geç doğan bebeklerde görülen sağlık problemleri nelerdir?

Doğum süresinin uzaması anne karnında bebeği besleyen hayatî maddelerin (besin maddeleri ve oksijen) azalmasına neden olur. Ayrıca bebeğin içinde durduğu sıvının da azalması söz konusu olacaktır. Bu durumda bebek fetal distres (doğum zorlanması) adı verilen bir durumla karşı karşıya kalacaktır. Beyne yeterince oksijen gitmemesi bebekte ölümlere ve çeşitli fiziksel ve zihinsel özürlere neden olabilir.

Doğum zamanı geçen bebekler anne karnında kendi kakasını yutabilir. Bu, bebeğin akciğerlerinin zarar görmesine neden olarak solunum yetersizliğine yol açmaktadır.

Geç doğum yapan annelerin “iri bebek” doğurma ihtimal yüksektir. 4000 gramın üstünde doğan bebeklere iri bebek denilir. Bebeğin iri olması durumunda doğum yavaş ilerler, bebeğin beynine yeterince oksijen gitmez. Geç doğumda yaşanan bu problemler çocuğun özürlü olma riskini arttırmaktadır.

Geç doğum riski azaltılabilir mi?

Hamilelik öncesinde ve hamileliğiniz boyunca erken ve düzenli doktor kontrolü ile geç doğum yapma riskiniz olup olmadığı saptanabilir. Doktorunuz gerekli görürse, doğum belirtileri olmadan doğumun gerçekleşmesini sağlayacaktır.

Normal gebelik süresi 40 haftadır. Bu süreye ulaştığınız halde doğum belirtileri başlamamışsa mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.

ZOR DOĞUM

Zor doğum
Zor doğum

Zor doğum doğumun anormal derecede yavaş ilerlemesidir. Zor doğum anneye veya bebeğe bağlı nedenlerden kaynaklanabilir.

Anneye bağlı nedenler: Bazı kadınların kemik yapısı dardır. Bu yapısal bir durumdur. Doğum kanalındaki yumuşak dokularda tümörler, gelişimsel bozukluklar da olabilir. Bunlara bağlı olarak doğum zorlaşır.

Bazı durumlarda, bebeğin başı ile annenin çatısı arasında uyumsuzluk olması, rahim ağzının sert olması, bebeğin başının uygun pozisyonda olmaması veya ters gelmesi, doğum kanalını tıkayan tümör gibi etkenler nedeniyle ağrılar yeterli sıklık ve şiddette olmasına rağmen açılma olmaz ve doğum gerçekleşemez. Kimi zaman da ağrı ve açılma durur.

Doğumun erken dönemlerinde yeterli kasılma olmaması nedeniyle, doğum ağrılarının etkili hale gelmemesi doğum eyleminin uzamasına neden olabilir.

Rahim yırtılması doğumda karşılaşılan bir diğer örnek risk faktörüdür. Rahim doğum sırasında veya daha önceden yırtılabilir. Yeterli sancı olmasına rağmen açılmanın olmaması, önceden sezaryenle doğum yapılmış olunması, rahmin travmaya uğraması, doğum esnasında dışarıdan rahme fazla miktarda basınç uygulanması, bebeğin başı ile annenin çatısı arasında uygunsuzluk olmasına rağmen suni sancı verilmesi ve ters giden bir şeyler olmasına karşın normal doğumda ısrar edilmesi rahim yırtılmasının temel nedenleridir.

Bu tür durumlar anne ve bebeğin hayatını tehdit eden çok ciddî durumlardır. Bu durumda, doğumun normal yolla gerçekleşmesi mümkün değildir, bebek genellikle sezaryenle doğurtulur.

Bebeğe bağlı nedenler: Anne karnındaki bebeğin iri olması, normal yolla gelmemesi, bebekte herhangi bir sakatlığın olması, çoğul gebelik (ikiz, üçüz) gibi nedenler zor doğum riskini artırır. Bu tür durumlarda bebek doğarken omuz takılması, sonun ayrılmaması, kordon dolanması gibi tehlikelerle karşılaşma riski çok yüksektir.

Zor doğumun bebeğe etkileri nelerdir?

Zor doğum bebeğin ölmesine ya da ciddî şekilde özürlü kalmasına neden olabilecek çeşitli sonuçlar doğurur.

Doğum sırasında bebekte meydana gelen yaralanmalara doğum travması denir. Doğum travmaları bebeğin oksijensiz kalmasına, doğum anında çeşitli enfeksiyon hastalıklarına yakalanmasına, organlarında çeşitli hasarlar oluşmasına neden olur. Bu durumda bebekler zihinsel ya da fiziksel özürlü olarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalacaklardır.

Zor doğum riski azaltılabilir mi?

Hamileliğin erken ve düzenli doktor kontrolü altında geçmesi zor doğum riskiniz olup olmadığının önceden belirlenmesini sağlayacaktır. Doktor annenin yapısal durumunu, doğum yolunda herhangi bir sorun olup olmadığını ya da bebeğin anne karnındaki gelişimini ve geliş biçimini inceleyerek herhangi bir sorun olduğunda ne yapmanız gerektiği konusunda sizi yönlendirecektir.

Özellikle eğitilmiş sağlık personeli olmadan evde yapılan doğumlarda bu tür bir durumla karşılaşıldığında, anne ve bebeğin yaşamı ciddî biçimde tehlikeye girmektedir.

Bebeğin sağlıklı doğmasını sağlamak için doğumun mutlaka bir sağlık kuruluşunda ve uzman sağlık personeli gözetiminde gerçekleştirilmesi gerekir.

]]>
Hamilelikte Annenin Yaşı ve diğer önemli konular https://kocaelikent.com/hamilelikte-annenin-yasi-ve-diger-onemli-konular/ Sun, 22 Aug 2021 19:38:06 +0000 https://kocaelikent.com/?p=61526

Hamilelikte Annenin Yaşı ve diğer önemli konular … “35 yaşından sonra doğum yapan kadınların özürlü bebek doğurma olasılığı daha yüksektir. Hamilelik dönemi daha sorunlu geçebilir…” detaylar haberimizde…

Hamilelikte Annenin Yaşı ve diğer önemli konular

ANNENİN YAŞI

Hamilelik doğal bir süreçtir. Fakat yine de her hamilelik anne ve bebek açısından biraz risk alır ve Reel dikkat gerektirir. Ancak hamilelikte özellikle dikkat edilmesi gerektiren bazı riskli durumlar vardır Bunların başında da annenin yaşı gelmektedir. Annenin çok erken veya geç yaşta hamile kalması ve doğum yapması bebeğin ve annenin sağlığı açısından riskler taşımaktadır Bu riskler özellikle anne 20 yaşından küçük ve 35 yaşından büyükse ortaya çıkmakladır. Bu riskler önceden bilinir ve gerekli önlemler alınırsa bebeklerin sağlığı için fazla endişelenmeye gerek kalmayacaktır.

35 YAŞTAN SONRA HAMİLELİK

35 YAŞTAN SONRA HAMİLELİK
35 YAŞTAN SONRA HAMİLELİK

35 yaşın üstündeki kadınların pek çoğu sağlıklı hamilelik geçirebilir ve sağlıklı bir bebek sahibi olabilirler. Bununla beraber 35 yaşından sonra bebek sahibi olacak kadınların karşılaştığı bazı özel riskler de vardır. Bu riskler şunlardır:

*Şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi sürekli hastalıklar ileri yaşlarda daha sık görülmektedir.
*35 yaşından sonra doğum yapan kadınların özürlü bebek doğurma olasılığı daha yüksektir. Hamilelik dönemi daha sorunlu geçebilir.
*Doğum ve doğum sonrasında daha büyük sorunlarla karşılaşırlar.

DAHA ÖNCEDEN VAR OLAN SAĞLIK SORUNLARI HAMİLELİĞİ NASIL ETKİLER?

SAĞLIK SORUNLARI HAMİLELİĞİ NASIL ETKİLER
SAĞLIK SORUNLARI HAMİLELİĞİ NASIL ETKİLER

Özellikle şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları 35 yaşın üstündeki kadınlarda genç kadınlara göre daha fazla görülmektedir. Hamilelik öncesinde var olan bu tür bir sağlık problemi bebeğinizin ve sizin sağlığınızı tehlikeye düşürür.

Fakat hamilelikten önce bağlanacak ve hamilelik süresince devam edilecek dikkatli bir tıbbi takip ve uygun tedavi yöntemleriyle bu durumlarla bağlantılı riskler azaltılabilir ve çoğu gebelik sağlıklı doğumla sonuçlanabilir.

35 yaş üstü kadınlarda, hamilelik öncesinde bu tür bir sorun olmasa bile, hamilelik sırasında yüksek tansiyon ve şeker hastalığı meydana gelme riski artmaktadır. Bu durum, yaşlı annelerde erken ve düzenli tıbbı takibin önemini artırmaktadır. Bu sorunların erken tanılanması ve hemen tedaviye başlanması ile anne ve bebek için olası zararları en aza indirmek mümkün olmaktadır.

Hamileliğin sorunsuz yaşanması ve bebeğin sağlıklı doğması için hangi yaşta olursa olsun her kadın hamile kalmadan önce mutlaka bir doktorla görüşmelidir. Fakat eğer 35 yaşından sonra bebek sahibi olmayı düşünüyorsanız bunu mutlaka doktor kontrolü altında yapmalısınız.

35 YAS ÜSTÜ KADINLARDA DOĞUMSAL ÖZÜRLÜ BEBEK SAHİBİ OLMA RİSKİ NEDİR?

DOĞUMSAL ÖZÜRLÜ BEBEK SAHİBİ OLMA RİSKİ
DOĞUMSAL ÖZÜRLÜ BEBEK SAHİBİ OLMA RİSKİ

Bebeklerin bazı kromozomal bozuklukları taşıma riski annenin yaşına bağlı olarak artmaktadır. Bu bozuklukların en yaygın olanı down sendromudur. Down sendromu zeka geriliği ve çeşitli fiziksel anormallikleri içeren bir bozukluktur. 25 yaşında her 1250 kadından birinin down sendromlu bir bebeğe sahip olma riski varken, 30 yaşındaki her 1000 kadından biri, 35 yaşındaki her 400 kadından biri, 40 yaşındaki her 100 kadından biri ve 45 yaşındaki her 30 kadından birinin down sendromlu bebeğe sahip olma ihtimali vardır.

35 yaş üstündeki kadınların, Down sendromu ve diğer doğuştan gelebilecek bazı sakatlıkları tanılamak için üçlü tarama testi ve amniyosentez gibi erken tanı testlerini yaptırmaları gereklidir.

Hamilelik sorunları ve olumsuz hamilelik sonuçları 35 yaş üstü kadınlarda artmakta mıdır?

35 yaş üstü kadınların sağlıklı bebeğe sahip olma şansları varken, aynı yaş grubundaki kadınlar pek çok sorunla da karşı karşıya gelmektedirler.

35 yaşından sonraki hamileliklerde genç kadınlara oranla düşük yapma olasılığı belirgin olarak daha yüksektir.

Bu yaşlarda plasenta (eş) sorunları da artmaktadır. Bu durum doğum sırasında ciddi kanamalara neden olmakta, bu da anne ve bebek için tehlike yaratmaktadır, fakat doğum sezaryenle yapıldığı takdirde bu sorunlar çoğunlukla önlenebilmektedir. 35 yaş üstünde ilk doğumunu gerçekleştiren kadınlarda erken doğum yapma ve düşük kilolu bebek doğurma, dış gebelik ve ölü doğum riski daha fazladır. Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı riski 35 yaş üstü kadınlarda artmaktadır. 35 yaş üstü doğum yapan kadınların bebekleri solunum durması ve beyin kanaması gibi sorunlarla daha sık karşılaşmaktadır. Sorunlardaki bu artışa rağmen yaşlı annelerin bebeklerindeki ölüm oranı diğerlerinden daha fazla değildir.

35 YAŞ ÜSTÜ KADINLAR DOĞUM SIRASINDA SORUN YAŞARLAR MI?

35 yaş üstünde ilk doğumlarını yapan kadınlar 20’li yaşlardaki kadınlara göre doğum sırasında daha fazla zorluk yaşarlar. Fetal distres (doğum sırasında bebeğin zorlanması) ve doğumun uzaması gibi sorunlar 35 yaş üstü kadınlarda daha fazla görülmektedir.

ERKEN YAŞTA HAMİLELİK

ERKEN YAŞTA HAMİLELİK
ERKEN YAŞTA HAMİLELİK

35 yaşın üstünde doğum yapmanın anne ve bebek açısından sakıncaları olduğu kadar 20 yaşın altındaki kadınların doğum yapmasının da sakıncaları vardır. Ergenlik çağı dediğimiz 15-19 yaşları arasında yapılan doğumlar bebeklerinin sağlığını olumsuz etkiler. Ülkemizde 15-19 yaş grubundaki genç kadınların yaklaşık %10’u bebek sahibi olmuş veya hamiledirler. Bunun nedeni genç kızların hålâ çok küçük yaşlarda evleniyor olmalarıdır.

15-19 yaş grubundaki genç kızlar her ne kadar çocuk sahibi olma yetisine sahip olsalar da, henüz bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan gelişmeleri tamamlanmış değildir. Bu nedenle hamilelik ve anne olmak için gereken tıbbî ve sosyal olgunluğa henüz ulaşamamışlardır.

GENÇ YAŞTA ANNE OLMANIN GETİRDİĞİ SORUNLAR NELERDİR?

DOĞUM SIRASINDA YAŞANAN SORUNLAR
DOĞUM SIRASINDA YAŞANAN SORUNLAR

Genç yaşta anne olan kadınlar, kendilerinden daha büyük annelere göre hamilelik süresince daha az kilo almaktadırlar. Bu da düşük doğum ağırlıklı bebek sahibi olma riskini arttırmaktadır.

Genç anneler, 20 yaşın üstündeki kadınlara göre daha fazla erken doğum, kansızlık, yüksek tansiyon gibi hamilelik sorunlarına sahiptirler.

ÖZELLİKLE 15 YAŞIN ALTINDAKİ GENÇLERDE BU RİSKLER DAHA FAZLADIR

15 yaşından küçük annenin yaşadığı sorunlar
15 yaşından küçük annenin yaşadığı sorunlar

Genç annelerin bebeklerinde sağlık sorunları daha fazla olmaktadır. Genç yaşta (15-19 yaş) anne olan kadınların bebeklerinin %10’u düşük doğum ağırlıklı olmaktadır. Düşük doğum ağırlıklı bebeklerin organları tümü ile gelişemez. Organlardaki gelişme geriliğine bağlı olarak bu bebeklerde nefes alma sorunları, beyin kanaması, görme kaybı gibi ciddi özürlere yol açabilecek sorurlar ortaya çıkar. Düşük doğum ağırlıklı bebeklerin doğumdan sonra bir yıl içinde ölme riskleri normal doğum ağırlığı olan bebeklere oranla 20 kat daha fazladır.

GENÇ YAŞTA HAMİLELİĞİN DİĞER SORUNLARI

Genç yaşta anne olanların ve bebeklerin yaşamları genellikle sıkıntılıdır.

Genç yaşta anne olan kadınların eğitim düzeyleri daha düşüktür. Bu nedenle bir iş edinebilmek için gerekli becerileri genellikle geliştirememekte bu da onların sıklıkla ailelerine bağımlı bir hayat sürdürmelerine neden olmaktadır.

Genç yaşta anne olanların genellikle çocuk yetiştirmeyle ilgili becerileri gelişmemiştir. Bu nedenle çevrelerinden yardım almaları gerekir.

Genç yaşta çocuk sahibi olan annelerin çocuklarının sağlıkları daha kötüdür ve çoğunlukla okulda başarısız olmaktadırlar.

20 yaşından önce evlenmişseniz bu sakıncaları azaltmak için, hamileliğinizi plânlamanız ve hamilelik öncesi doktor kontrolünden geçmeniz önemlidir. Hamilelik öncesi ve hamilelik döneminde tüm kadınlar için yapılan uyarılara dikkatle uymanız gerekir. Genç yaşta hamile kaldıysanız ya da hamile kalma olasılığınız varsa, doğum öncesi gebelik takiplerine düzenli olarak gitmeyi, beslenmenize özellikle dikkat etmeyi, sigara ve alkolden kaçınmayı, doktorların tavsiye ettiği ilâçlarının dışında hiçbir ilacı kullanmamayı ve her gün folik asit içeren vitaminler almayı asla ihmal etmemelisiniz.

STRES VE HAMİLELİK

STRES VE HAMİLELİK
STRES VE HAMİLELİK

Hamilelik dönemi, kadın ve ailesi için özel bir dönemdir. Bir çok değişiklikleri beraberinde getirir. Hamile kadının bedeninde, duygularında ve aile yaşantısında değişiklikler olur. Bu değişiklikler olumlu değişiklikler olarak kabul edilebilir, fakat yine de işinde ve evinde birçok olayla karşılaşan hamile kadının yaşamına yeni stresler getirir.

Stres her zaman kötü olmak zorunda değildir. Başlangıcında müdahale edildiği zaman stres bize yeni şeyler yapma olanağı sağlayabilir. Hamile bir kadın stresle iyi baş edebildiğini hissediyorsa (sorunları çözebiliyorsa, işyerinde ve evde kendini zinde ve enerjik hissediyorsa) muhtemelen stresin neden olduğu sağlık sorunlarını yaşamayacaktır.

Bununla beraber stres, rahatsız edici bir düzeye ulaşırsa hamile kadın için zararlı olabilir. Kısa dönemde yüksek düzeyde stres yorgunluk, uykusuzluk, kaygı, iştahta azalma veya aşırı yeme, baş ve sırt ağrılarına neden olabilir. Yüksek düzeyde stres uzun süre devam ettiği takdirde potansiyel sağlık sorunlarına yol açabilir. Örn: Enfeksiyon hastalıklarına karşı düşük direnç, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları gibi. Hamilelik döneminde ise aşırı stresin getirdiği bazı özel riskler vardır.

HAMİLELİĞE ÖZEL STRES NEDENLERİ

HAMİLELİĞE ÖZEL STRES NEDENLERİ
HAMİLELİĞE ÖZEL STRES NEDENLERİ

Özellikle hamile kadın, hamilelikten önce yaptığı her şeyi aynen yapmaya çalışırsa, hamileliğe bağlı özel rahatsızlıklar (mide bulantısı, yorgunluk, sık idrara çıkma, şişkinlik ve sırt ağrısı gibi) stres verici olabilir. Hamile bir kadın doktorun da önerileriyle bu belirtilerin farkına vararak baş etme yolları geliştirebiliriz. Ayrıca rahatsızlık veren ve çok gerekli olmayan aktiviteli kesebilir.

Hormonal değişiklikler de hamilelik süresince yaşanan duygu durum değişikliklerinin bir kısmından sorumludur. Kadın bunların üstünde fazla durmadığı zaman bu duygu durum değişiklikleri çok geneldir ve normaldir. Fakat kadın bazı zamanlar stresle baş etmenin çok zor olabileceğini akılda tutmalıdır.

Bunlara ek olarak birçok hamile kadın ve eşi, bebeğin sağlığı, doğumun nasıl geçeceği ve nasıl bir anne baba olacaklarıyla ilgili endişelere kapılırlar. Ekonomik güçlükler, riskli hamilelik ve bunlara bağlı olarak anne adayının işini bırakması veya uzun dönemli yatak istirahati yapması da önemli stres kaynaklarındandır.

HAMİLELİKTE STRESİN BEBEĞE ETKİLERİ NELERDİR?

HAMİLELİKTE STRESİN BEBEĞE ETKİLERİ
HAMİLELİKTE STRESİN BEBEĞE ETKİLERİ

Kaygılı, endişeli ve stresli olmak erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve düşük riskini artırmaktadır.

Stres vücutta belli hormonların salgılanmasına neden olur. Bu hormonlar göbek kordonu yoluyla bebeğe geçerek bebeğin gelişmesi için gerekli olan besin ve oksijeni almasını engeller. Aynı hormonlar erken doğuma da neden olabilir.

Stres annenin davranışlarını etkileyebilir ve anne sağlıklı olmayan alışkanlıklara yönelebilir: Yeterli beslenmeyebilir, stres altındayken sigara, alkol, ilâç kullanabilir. Bunların hepsi de düşük doğum ağırlığıyla ilişkilidir. Alkol ve ilâç kullanımı özürlü bebek doğurma riskini de artırır.

STRESE BİREYSEL TEPKİLER

Her insanın olaylara tepkisi farklıdır. Birisinin heyecan verici bulduğu bir durumu diğeri stresli bulabilir. Bedenimizin strese gösterdiği tepkiler de farklıdır ve bunların bazıları hamileliği olumsuz etkileyebilir.

STRES AZALTMA TEKNİKLERİ

STRES AZALTMA TEKNİKLERİ
STRES AZALTMA TEKNİKLERİ

Her hamile kadın kişisel stres kaynaklarını belirlemeli ve onlarla etkili bir şekilde baş etmek için yollar geliştirmelidir. Bunun için sağlıklı beslenmeli, düzenli uyku uyumalı, sigara, alkol ve uyuşturucudan kaçınmalı ve doktorun önerdiği biçimde düzenli olarak egzersiz yapmalıdır. Egzersiz sağlığı olumlu etkiler, aynı zamanda da bel ağrıları, yorgunluk ve kabızlık gibi hamileliğin rahatsız edici sorunlarını ve bununla ilgili stresi engeller.

Hamile bireye eşi, ailesi, arkadaşları destek olarak onun gerginliğinin artmamasına yardımcı olabilirler. Hamilenin yakınları hamileye bilgiler vermek, duygusal destekte bulunmak ve ev İşleri ile ilgili sorumlulukları paylaşmak yoluyla onun stresini azaltabilirler. Yüksek riskli gebeliği olan hamile kadınların öncelikle eşlerinden ve yakın çevrelerinden aldıkları destek ve yardımlar, düşük, erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı çocuğa sahip olma riskini azaltmaktadır.

HAMİLE KADINLARIN STRESTEN KURTULMAK İÇİN KENDİ KENDİLERİNE YAPABİLECEĞİ BAZI ŞEYLER DE VARDIR:

STRESTEN KURTULMAK İÇİN EVDE YAPILACAKLAR
STRESTEN KURTULMAK İÇİN EVDE YAPILACAKLAR

*Gevşemek için her gün kendinize yeterince zaman ayırın, Bu sizin ve bebeğiniz için önemlidir.
*Sakin ve sesiz bir ortama geçin. Sırtüstü, rahat biçimde yatın. Yavaşça yan dönün ve karnınızı yastıkla destekleyin.
*Dikkatinizi bulandıran düşüncelerden uzaklaşın, sakin biçimde çözüm üretmek için rahat olmaya çalışın.
*Gergin olmayın. Gerginlik sizin ve bebeğinizin sağlığını olumsuz etkileyecek bir durumdur.
*Nefes almaya odaklanın. Yavaş, derin ve düzenli nefes alın. Göğsünüzden değil karnınızdan nefes alın.
*Bedeninizi dinleyin, Bedeninizin başlıca kas gruplarının gerginliğini fark etmeyi öğrenin.
*Her kas grubunuzun gerilimini açığa çıkarın
*Kendinizi sevdiğiniz bir dinlenme yerinde hayal edin. Bu bir plaj olabilir, bir dağ başı olabilir. Bebeğinize ve kendinize iyi duygular yaşatabilecek şeyleri düşünün, bunları günde en az 20-30 dakika yapın.
*Günde en az yarım saat düzenli yürüyüş yapın.

Birçok kadın hamilelikteki değişimlere ayak uydurabilmektedir. Ancak uyum sağlayamadığınızı düşünüyorsanız, doktorunuzla görüşün ve onun önereceği bir ruh sağlığı uzmanından yardım alabilirsiniz.

]]>