Osmanlının durumu – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com Hayal Defterim Sun, 11 Jul 2021 22:54:02 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://kocaelikent.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-küçük-logo-KK-32x32.jpg Osmanlının durumu – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com 32 32 Batıcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu https://kocaelikent.com/baticilik-20nci-yuzyilda-osmanlinin-durumu/ Wed, 06 May 2020 23:22:40 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58916

Batıcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu … “batılı bir medenî kanunun kabulünü, şeriat mahkemeleri yerine laîk mahkemelerin kurulmasını, Lâtin harflerinin kabulünü, tekke ve zaviyeler ile bütün medreselerin kapatılmasını, fesin kaldırılıp başka bir başlığın benimsenmesini, millî bir ekonominin kurulmasını savunuyorlardı…” ayrıntılar hayaldefterim de…

Batıcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

e. Batıcılık :

Kaynağını Tanzimat ve hatta ondan önceki ıslahat hareketlerinden alır. Batının sosyal, siyasi, ekonomik ve felsefi görüşlerinin ifade ettiği bir devlet anlayışını benimser.

Bu görüşe sahip kişiler, devletin ancak batılılaşarak kurtulabileceğini savunmaktadırlar. Yalnız siyasi alanda değil, sosyal, hukuki ve ekonomik alanda da değişikliklerin olmasını istemişlerdir. Bundan dolayı meşrutiyetleri yeterli görmemişlerdir.
Ilk olarak askeri alanda başlayan batılılaşma hareketi, daha sonraları devlet ve toplum hayatında da etkili oldu.

l. Meşrutiyete kadar süregelen batılılaşma hareketlerinin önderleri ya padişahlar ya da onların destekledikleri sadrazamlardır, l. Meşrutiyetten sonra batılılaşmanın önderleri yönetim kadrosunun dışında bulunan Jön Türklerdir.

Batıcılık ikinci Meşrûtiyet döneminde bir düşünce akımı hâlini aldı. Bu düşünceyi savunanlar çıkardıkları dergilerde görüşlerini yaymaya çalıştılar. Batının üstünlüğünün bilime dayalı olduğunu ve ona karşı gelmenin doğru olmadığını açıkladılar. Onlar, tek kadınla evliliği, kadın haklarını, batılı bir medenî kanunun kabulünü, şeriat mahkemeleri yerine laîk mahkemelerin kurulmasını, Lâtin harflerinin kabulünü, tekke ve zaviyeler ile bütün medreselerin kapatılmasını, fesin kaldırılıp başka bir başlığın benimsenmesini, millî bir ekonominin kurulmasını savunuyorlardı.

Batıcılar arasında görüş ayrılıkları vardı. Batıcıların bir bölümü Avrupa’dan her şeyi al-maya gerek yoktur, batılıların teknolojisi alınmalı fakat kültürü alınmamalı görüşündeydi. Diğer bir bölümü ise tek bir medeniyet vardır o da batı medeniyetidir, gülü ve dikeni ile alınmalıdır diyordu.

]]>
Türkçülük (Türk Birliği)-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu https://kocaelikent.com/turkculuk-turk-birligi-20nci-yuzyilda-osmanlinin-durumu/ Wed, 06 May 2020 23:19:40 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58914

Türkçülük (Türk Birliği)-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu … “Ancak bu akımların Osmanlı Devleti’ni kurtarmaya yetmediği görüldükten sonra, özellikle İkinci Meşrûtiyet döneminde Türkçülük akımı güç kazandı…” ayrıntılar hayaldefterim de…

Türkçülük (Türk Birliği)-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

d. Türkçülük (Türk Birliği):

Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak bağladı. Türkçülük akımı Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının geçerli olduğu dönemlerde pek yayınlaşmadı. Ancak bu akımların Osmanlı Devleti’ni kurtarmaya yetmediği görüldükten sonra, özellikle İkinci Meşrûtiyet döneminde Türkçülük akımı güç kazandı. Bu akımın hız kazanmasında, Rusya’nın Türk ülkelerindeki işgalinden kaçan Türkler oldukça etkili oldular.

Ziya Gökalp, Türkçülük akımını II. Meşrutiyette ilk defa sosyolojik bir metotla inceleyerek etnik, dağınık, çekingen fikirlerin toplanmasını ve bir sistem haline getirilmesini mümkün kılmıştır.

Türkçülük düşüncesinin öncüleri bir milleti; dil, din, soy ve ülkü birliğinin oluşturduğunu savunuyorlardı. Onlara göre devlet ancak; dili, dini, soyu ve ülküsü bir olan topluma dayanarak ayakta durabilirdi.

Bunun için Osmanlı yönetimi altında yaşayan Türklere milli bilinç kazandırılmalıydı.

Balkan Savaşının meydana getirdiği olumsuz sonuçlar ve Osmanlıcılık akımının birleştirme yönündeki çabalarının başarısız olması, Türkçülük akımının önem kazanmasına neden oldu.

Balkan Savaşı’nın acı ve felaketli sonuçları Türk toplumunun uyanmasına neden olmuştur.

Türkçülük akımı II. Meşrutiyetin ilanından sonra bütün Türklerin kurtuluş çarelerini de araştıran Pan Türkizm cereyanına doğru yönelmiştir. Türk birliğini sağlamaya yönelik olarak Turancılık doğmuştur.

Turancılık, Türkçülük hareketinin siyasi yönüdür. Amacı, bütün Türkleri bir ülkede bir devlet içinde tek bir bayrak altında birleştirmektir. Bunu, bu düşüncenin en önemli kişisi olan Ziya Gökalp, “Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan” diyerek özetlemiştir.

Bu hareket, ikinci Meşrûtiyet döneminde aydınlar ve devlet adamları arasında çok sayıda taraftar buldu.

Iktidarı elinde bulunduran İttihat ve Terakkî Fırkası ileri gelenleri tarafından desteklendi. İttihat ve Terakki liderlerinden Enver Paşa, devletin çöküşten kurtulabilmesinin, Turancılığın başarılı olmasıyla mümkün olacağını düşünenlerdendi.

Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmesi Turancılık hareketini zayıflattı. Turancılar, Türkleri birleştirme ülküsünün Türkiye Türklüğü ile sınırlanması gerektiğini savunmaya başladılar. Enver Paşa buna karşı çıktı. Hayalini gerçekleştirmek için Türkistan’a gitti. Orada bir ordu kurarak, Ruslara kaşı mücâdeleye girişti, fakat bu savaşlardan birinde şehit oldu (1922).

Son Osmanlı Meclis-i Mebûsan’ın ve Kuvây-ı Milliyecilerin “Mîsak-ı Milli” ilkesini benimsemesi, TBMM’nin millî egemenlik anlayışını kabul etmesi gibi nedenler, 1920’den sonra Turancılık hareketini büyük ölçüde zayıflattı. Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra Turancılık düşüncesi tamamen reddedildi. Bütün dünya Türklerini tek bir bayrak altında birleştirmeyi amaç edinen Turancılığın tersine, “vatan kavramı”, bugün üstünde yaşanılan siyasi sınırlarla çevrilmiş topraklar olarak kabul edildi.

]]>
İslamcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu https://kocaelikent.com/islamcilik-20nci-yuzyilda-osmanlinin-durumu/ Wed, 06 May 2020 23:08:38 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58912

İslamcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu … “Avrupa’daki topraklarının kaybedilmesi karşısında Asya’daki varlığımızı devam ettirmek ve buradaki topraklarımızı kaybetmemek düşüncesi önemli bir etken olmuştur…” ayrıntılar hayaldefterim de…

İslamcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

c. İslamcılık:

İslamcılık, Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü korumak amacıyla XIX. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra, önem kazanan bir düşünce akımıdır.

İslamcılık düşüncesini savunanlara göre; toplumun temel direği dindir. Din ile millet birdir. Hangi milletten olurlarsa olsunlar bütün Müslümanların halifenin etrafında birleşmesi gerekir, İslamcılar, Osmanlı Devleti’nin şeriat esaslarından ayrıldığı için geri kaldığını ileri sürdüler.

İslamcıların bir bölümü şeriattan zerre kadar ayrılma yanlısı değildi. Diğer bir grup ise, batı uygarlığının maddi yanını oluşturan endüstrinin, bilim ve teknolojinin alınmasında bir sakınca görmüyordu, İslamcılık XIX. yüzyılın sonlarına doğru devletin resmi politikası olacak kadar önem kazandı.

II. Abdülhamit İslamcılık siyasetini geliştirip teşkilatlandırmış gerek içte gerekse dışta bir devlet politikası haline getirmişti. Padişahın bu politikasında Berlin Kongresi’nde Osmanlı devletinin Avrupa’daki topraklarının kaybedilmesi karşısında Asya’daki varlığımızı devam ettirmek ve buradaki topraklarımızı kaybetmemek düşüncesi önemli bir etken olmuştur.

II. Abdülhamit, İslamcılık politikasıyla bir taraftan İmparatorluğun bütünlüğünü korumaya çalışırken bir taraftan da İngiltere ve Rusya’nın hâkimiyetleri altında yaşayan Müslümanları, kendilerine karşı kullanmayı düşündü.

II. Abdülhamit bu amaçla:

1. Afrika içlerine ve Çin’e elçiler gönderdi.
2. Hicaz demiryolunun inşasına başlandı.
3. Almanya ile yakın bir ilişki içine girdi.
4. Osmanlı ordusunu eğitmek için Alman subayları getirildi.
5. Almanya’dan silah ve mühimmat alındı.

Bu düşünce de devleti kurtarmaya yeterli olamadı. Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı padişahının halife olarak yayınladığı cihad fetvasına rağmen bazı Araplar Türk askerine ateş açmaktan geri durmadı. Bu olay Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü korumada, İslamcılık düşüncesinin başarılı olamadığını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

II. Abdülhamit döneminde yapılan faaliyetlerin faydaları Milli Mücadele döneminde Hindistan ve Buhara Müslümanlardan gelen yardımlar şeklinde kendini göstermiştir.

]]>
Osmanlıcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu https://kocaelikent.com/osmanlicilik-20nci-yuzyilda-osmanlinin-durumu/ Wed, 06 May 2020 23:06:34 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58910

Osmanlıcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu … “Balkanlarda Osmanlı egemenliğinde yaşayan Hıristiyanların Müslümanlara kötü davranmaları, Rusların Rum ve Ermenileri kışkırtmaları, Müslüman halkta Hıristiyanlara karşı sert bir tepki doğurmuştu…” ayrıntılar hayaldefterim de…

Osmanlıcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

Şimdi bu fikir akımlarını sırayla görelim:

a- Osmanlıcılık

Tanzimat döneminin sonlarına doğru bazı Osmanlı aydınları Genç Osmanlılar adıyla bir cemiyet kurdular. Daha sonra siyasi faaliyette bulunmaya başladılar. Onlara göre milliyet isyanlarını durdurup ülkenin bütünlüğünü korumak için devletin sınırları içinde yaşayan bütün milletleri Osmanlıcılık düşüncesi etrafında toplamak gerekiyordu.

Bunun için dil, ırk ve din farkı gözetmeden herkesin aynı hak ve yetkilere sahip olması şarttı. Bu yapılırsa Osmanlı birliği gerçekleşir ve devlet yıkılmaktan kurtulabilirdi. Bu düşünceler ancak meşrutiyet yönetiminde uygulanabilirdi.

‘Osmanlıcılık, milliyetçilik akımının Osmanlı Devleti üzerindeki yıkıcı etkilerine karşı ortaya atılmış bir fikir akımıdır.

II. Mahmut’un “Ben tebamdaki din farkını ancak camilerine, havralarına ve kiliselerine gir-dikleri zaman görmek isterim!” sözleri bu fikrin pratikteki en önemli göstergesidir. Osmanlı toplumunu kaynaştırmayı hedefleyen Osmanlıcılık akımı, fertlerin sosyal siyasi ve hukuki eşitliklerini sağlamak için faaliyet göstermiştir.

Bu amaçla iki önemli çalışma yapıldı:

a) Mebusan Meclisinin Açılması
b) Kanun-i Esasinin İlanı

Böylece meşrutiyet fikri ve programı yürürlüğe girmiş oldu. Osmanlıcılık fikrine taraftar olanlar, bütün Osmanlıların siyasi birliğini gerekli görüyorlar ve ortak yurt gereğini savunuyorlardı.

İlk Anayasanın yürürlüğe girmesiyle Osmanlı toplumunda hukuki bir eşitlik, ilk meclisin açılmasıyla da siyasi bir eşitlik sağlanmıştır.

Osmanlıcılık fikrini zayıflatan ilk büyük etki 1877 -1878 Osmanlı-Rus savaşı ve bu savaşın sonuçları oldu. Bu savaş sırasında Balkanlarda Osmanlı egemenliğinde yaşayan Hıristiyanların Müslümanlara kötü davranmaları, Rusların Rum ve Ermenileri kışkırtmaları, Müslüman halkta Hıristiyanlara karşı sert bir tepki doğurmuştu.

II. Abdülhamit’in meşrutiyet yönetimine son vermesinde bu gelişmelerin büyük etkisi olmuştur.

I. Balkan savaşı Osmanlıcılık akımına kesin darbe vuran en önemli olay olmuştur.

Milliyet duygusunun ve milliyetçilik akımının çok etkili olduğu bu dönemlerde Osmanlıcılık akımının başarılı olması beklenemezdi.

b. Adem-i Merkeziyetçilik:

Prens Sabahattin’e ait olan bu görüş Osmanlıcılık akımından çok farklı değildir.

Prensin görüşleri yerinden yönetim ve bireysel girişim ilkelerine dayanıyordu. Buna göre merkezi hükümetin yetkileri azaltılacak, buna karşılık imparatorluktaki çeşitli unsurların yönetime katılma yetkileri artırılacaktı.

Liberal bir ekonomi modeli de uygulanacaktır.

]]>
Fikir akımları-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu https://kocaelikent.com/fikir-akimlari-20nci-yuzyilda-osmanlinin-durumu/ Wed, 06 May 2020 23:04:15 +0000 https://kocaelikent.com/?p=58908

Fikir akımları-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu … “Böylece içişlerimize karışılmış, azınlık isyanları artmıştı. Toplum hayatı düzene girmemiş, batılıların “hasta adamı” dedikleri Osmanlı Devleti iyileşmemişti…” ayrıntılar hayaldefterim de…

Fikir akımları-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

II. Fikir Akımları

19. yüzyılda daha düzenli ve programlı bir şekilde yapılmaya çalışılan ıslahatlar, imparatorluğun bünyesindeki rahatsızlıklar (azınlık isyanları) ve dış baskılar nedeniyle başarıya ulaşamamıştı.

*Her yapılan ıslahat hareketi, Avrupa’nın üzerimizdeki baskısının artmasına neden oldu. Böylece içişlerimize karışılmış, azınlık isyanları artmıştı. Toplum hayatı düzene girmemiş, batılıların “hasta adamı” dedikleri Osmanlı Devleti iyileşmemişti.
*Islahat hareketiyle belirginleşen eski-yeni mücadelesi gittikçe şiddetlenmiştir.
*Bu olumsuzluklar, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devleti batmaktan kurtarmak amacını güden bir takım fikir akımlarının ortaya çıkmasına neden oldu.
*Devletin birlik ve bütünlüğünün sağlamaya çalışan bu fikirler zamanla birer devlet doktrini olarak ortaya çıkmışlardır.
*Osmanlıcılık, İslamcılık, Batılıcılık ve Türkçülük olarak ortaya çıkan fikir akımları I. ve II. Meşrutiyette devlet hayatına hakim olmuşlar ve etkilerini göstermişlerdir.
*Osmanlıcılık, siyasi ve hukuki düşünce tarzına,
*Türkçülük, millet duygusuna,
*İslamcılık, dini duygu ve hissine,
*Batılıcılık ise, yenileşme ve değişime bağlı idi.

]]>