Spina Bifida – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com Hayal Defterim Wed, 15 Feb 2023 14:37:11 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 https://kocaelikent.com/wp-content/uploads/2020/06/cropped-küçük-logo-KK-32x32.jpg Spina Bifida – Kocaeli Kent https://kocaelikent.com 32 32 Sağlıklı Nesiller için Doğum Öncesi Tanı https://kocaelikent.com/saglikli-nesiller-icin-dogum-oncesi-tani/ Sun, 12 Sep 2021 14:30:10 +0000 https://kocaelikent.com/?p=61551

Sağlıklı Nesiller için Doğum Öncesi Tanı … “Eğer bebeğiniz herhangi bir sorunla karşı karşıya ise, doğum öncesi tanı, sorunun erken tespit edilmesini sağlayacak ve bundan sonra yapmanız gerekenleri plânlamak için zaman kazandıracaktır…” detaylar haberimizde…

Sağlıklı Nesiller için Doğum Öncesi Tanı

DOĞUM ÖNCESİ TANI

Doğum Öncesi Tanı
Doğum Öncesi Tanı

Doğum öncesi tanı (Prenatal tanı), bebek dünyaya gelmeden önce varolan problemlerin saptanmasıdır. Bebeğin sağlığı ile ilgili endişeleriniz veya riskli bir durumunuz varsa doğum öncesi tanı yapılması önem taşımaktadır.

Doğum öncesi tanının zamanında ve doğru yapılabilmesi için gebeliğin plânlı yapılması ve düzenli doktor kontrolü altında devam etmesi gereklidir. Doktorunuz, gerek gördüğü durumda ve zamanda doğum öncesi tarama testlerini yaptırarak endişelerinizi ortadan kaldıracaktır. Eğer bebeğiniz herhangi bir sorunla karşı karşıya ise, doğum öncesi tanı, sorunun erken tespit edilmesini sağlayacak ve bundan sonra yapmanız gerekenleri plânlamak için zaman kazandıracaktır.

Doğum öncesi tarama testleri
Doğum öncesi tarama testleri

Doğum öncesi tarama testleriyle hangi sorunlar saptanabilir?

Doğum öncesi tanı yöntemleriyle, doğduğunda bebeğin yaşamasına imkân vermeyecek olan olağan dışı durumların saptanması mümkün olacaktır. Böylelikle gebeliğin daha fazla devam ettirilmesi engellenmiş olacaktır.

Bunun en tipik örneği anensefali (beyin dokusunun olmaması) adı verilen durumdur. Bu durumda bebeğin beyin dokusu herhangi bir nedenle gelişmemiştir ve bu nedenle bebek doğduğunda yaşaması imkânsızdır. Anensefalili bebeklerin bir kısmı erken doğmalarına karşın, bir kısmı zamanında doğabilmekte ve hatta bazılarında geç doğum bile olabilmektedir. Gebelikte tanısı konmamış anensefalik bir bebeğin zamanında dünyaya gelmesi, annenin bu bebeği 40 hafta boyunca taşıması anlamına gelir. Hâlbuki anensefali, hamileliğin ilk dönemlerinden itibaren saptanabilen bir sorundur.

Doğum öncesi tanı yöntemleri ile bebeğin doğduğunda özürlü olma riski taşıyıp taşımadığı saptanabilir. Bu durumda bebeğin yaşama şansı yüksek olmasına karşın, tüm yaşamını etkileyecek sakatlıkları olması söz konusudur. Bunun da en tipik örnekleri Down sendromu ve nöral tüp defektleridir. Down sendromlu bebekler zeka geriliği gösteren, çeşitli bedensel sakatlıkları olan bireyler olarak yaşamlarını sürdürürler. Nöral tüp defekti de bebeğin sinir sisteminin işlevlerini derinden etkileyen bir durumdur ve bu bireyler de çeşitli özürlerle yaşamlarını devam ettirmek zorunda kalırlar.

Erken dönemde saptanan bu gibi durumlarda anne babanın gebeliği devam ettirip ettirmeme özgürlüğü vardır.

Bebek anne karnındayken saptanan bazı sorunların bebek doğduktan sonra erken dönemde yapılacak müdahalelerle tedavi edilmesi ve bebeğin yaşamını sağlıklı bir biçimde sürdürmesi mümkün olabilecektir. Örneğin, ön karın duvarı defektleri denilen ve bebeklerin ön karın duvarındaki açıklıktan organlarının dışarı sarkması biçiminde ortaya çıkan durumda, bebek doğar doğmaz alınacak birkaç tedbirle organların zedelenmesi engellenerek, sorunu onarmak için yapılacak ameliyatın başarı şansı artırılabilir.

Doğum öncesi tarama testleri
Doğum öncesi tarama testleri

DOĞUM ÖNCESİ TARAMA TESTLERİ

Genetik hastalıkların ve doğumsal anomalilerin bir bölümü gebeliğin 9. haftasından itibaren yapılan bazı testlerle tanılanabilmektedir. Bu testlerin bir kısmı herhangi bir riski olsun ya da olmasın bütün hamile kadınlara önerilmektedir. Diğer testler, rutin olarak yapılan bu testlerin sonuçları gerektirirse ve çeşitli risk faktörlerini taşıyorsanız yaptırılır. Bu testlerle bebeğinizdeki bütün sorunlar tespit edilemeyebilir. Sonuçları %100 doğru değildir. Genetik danışman veya doktorunuz sizi test sonuçlarının ne anlama geldiği ve ne yapanız gerektiği konusunda bilgilendirecektir.

Riskli hamileliklerde spina bifida, down sendromu gibi ciddi doğumsal özürlerin riskini belirlemek üzere kullanılan bir kan testidir. Üçlü kan testi tüm anne adaylarına 16.- 18. gebelik haftaları arasında önerilir.

Anne adayından alınan kanda üç ayrı hormon ölçümü yapılır. Hormon ölçüm sonuçları, anne adayının yaşı, kilosu, sigara kullanıp kullanmadığı ve gebelik haftası gibi bilgiler, özel bir bilgisayar programına girilerek işleme tabi tutulur. Bu işlemle anne adayının bebeğinde down sendromu, trizomi 18 ve spina bifida olma olasılığı belirlenir. Hazırlanan üçlü test raporunda bu üç anormal durum için riskler ayrı ayrı belirtilir

Bu test bebekle ilgili önemli bilgiler verir. Üçlü test tanı amacıyla değil, tarama amacıyla kullanılan bir testtir. Test sonuçlarının olumsuz çıkması sonucunda karar vermek için daha ileri testler uygulanması gerekir.

Ne zaman yapılmalıdır?

Bu test gebeliğin 16-18. haftalarında yapılır. Bu testten olumsuz sonuçlar çıkarsa ultrason ve amniyosentez gibi daha ileri testler uygulanır.

Bu test ile anensefali vakalarının %95’inin, ciddi spina bifida vakalarının % 80’ninin ve down sendromunun % 60’ının saptanması mümkün olmaktadır.

ULTRASON

doğum öncesi ultrason
doğum öncesi ultrason

Ultrason anne karnındaki bebeğin fotoğrafını ses dalgaları ile gösteren bir yöntemdir. Radyasyon yerine ses dalgalarının kullanılması nedeni ile röntgenden daha güvenlidir. Ultrason kesinlikle düşüğe neden olmaz. Gebeliğin sağlıklı biçimde devam edip etmediği konusunda oldukça önemli bilgiler verir.

Ultrason 15-20 dakika süren bir uygulamadır. Bu uygulama ile hamileliğin süresi, bebeğin gelişimi, anne karnındaki bebek sayısı, yerleşimi ile başlıca doğumsal özürlerin varlığı saptanabilir. Eğer herhangi bir doğumsal özürden şüpheleniliyorsa gebe daha ayrıntılı bir test yaptırması için yönlendirilir. Ultrason acı vermeyen bir uygulamadır.

Ultrason ile neler öğrenilebilir?

* Dış gebelik varsa saptanır.
* Çoğul gebelikler varsa belirlenir. Gebelik süresinin doğrulanmasını sağlar.
* Bebeğin gelişimi hakkında bilgi edinmemizi sağlar. Böylece anne karnındaki bebeğin gelişme geriliği varsa tespit edilebilir.
* Düşük tehlikesi varsa bu belirlenebilir. Özellikle gebeliğin ilk aylarında, annede kanama varsa, bebeğin kalp atışları duyulmuyorsa ya da bebeğin hareketleri azalmış ya da durmuşsa ultrason yapılarak bebeğin sağlığı hakkında bilgi edinilmelidir. Böyle durumlarda bebeğin ölüp ölmediğini ve annenin düşük yapma tehlikesi olup olmadığını belirlemeye yardım eder.
* Eş (plasenta) sorunlarından kaynaklanabilecek ve gebeliğin 3-9. aylarında ortaya çıkan kanamaların nedenlerini belirlemeye yardımcı olur. Bu durumda özel bakım ve doğumun sezeryanla yapılması gerekebilir.
* Ultrason, belli doğumsal özürleri (spina bifida vb), organ eksikliğini, bebeğin vücudundaki anormal görünüşü, bebeğin idrar yolları ile ilgili sorunlarını, bebeğin iç organlarındaki belli bozuklukları, çeşitli doğumsal kalp hastalıklarını tanılama olanağı sağlar.
* Annenin şeker, yüksek tansiyon gibi sürekli hastalıklarının olduğu durumlarda ultrason, bebeğin sağlık durumunu, hareketlerini, nefes almasını, kas hareketlerini ve kesede bulunan sıvının miktarını belirler.

AMNİYOSENTEZ

Amniyosentez
Amniyosentez

Amniyosentez, anne kamındaki bebeği çevreleyen kenen içinde bulunan sıvıdan küçük bir miktar alınarak te edilmesi işlemidir. Bu test ile bebekte herhangi bir özür veya hastalık olup olmadığı tespit edilebilir. Amniyosentez, kromozomal ve genetik nedenlerden kaynaklanan doğumsal özürlerin teşhis edilmesinde yaygın olarak kullanılan bir testtir.

Kimler amniyosentez yaptırmalıdır?

Amniyosentez tüm hamilelere rutin olarak uygulanan bir test değildir. Belli riskleri taşıyan bireylere uygulanmalıdır.

Amniyosentez şu durumlarda uygulanır:

* Annenin yaşının 35 ve daha üstü olduğu durumlarda kromozomlara bağlı bazı hastalıkların görülme sıklığı artmaktadır. Bu hastalıklardan en önemlisi çocukta fazla bir kromozom olmasından kaynaklanan, zekâ geriliğine ve fiziksel bozukluklara yol açan “down sendromu” dur. Down sendromu toplumda 1250 çocukta 1 görülen bir hastalıktır. 35 yaş üzerindeki annelerin çocuklarında, 300 çocuktan 1’inde down sendromu görülürken, 40 yaş üstündeki annelerin çocuklarında ise, 100 çocuktan birinde görülmektedir. 35 ve daha yukarı yaşlarda hamile kalmış olan kadınlar mutlaka amniyosentez yaptırmalıdır.
* Amniyosentez, üçlü kan testi sonucunda riski olduğu saptanan gebelere önerilir.
* Çiftlerin ailelerinde kalıtsal olarak geçen bir hastalık ya da genetik bir hastalık olma durumunda da amniyosentez yaptırılmalıdır.
* Doktorun şüphelendiği ve önerdiği durumlarda yapılmalıdır.
* Amniyosentez bebeğin kan değişimini gerektirecek bir kan hastalığının olup olmadığının belirlenmesinde de kullanılmaktadır.

Bu test gebeliğin 4-6. aylarında uygulanır.

Amniyosentez zararlı mıdır?

Bebeğin içinde bulunduğu kesenin içine ince bir iğne ile girilerek bu sıvıdan küçük bir miktar alınır. Bu işlem beş dakika sürmekte, anneye veya bebeğe herhangi bir zarar vermemektedir. Bebeği çevreleyen sıvıdan alınır. Amniyosentezin çok az olasılıkla (200 gebeden birinde) düşük ve enfeksiyon riski vardır. İlk üç ay içerisinde yapılan test uygulaması, düşük ve enfeksiyon riskleri açısından, 3-6. aylar arasında yapılan testlere göre, üç kat daha fazla risk taşımaktadır. Ancak amniyosentez sonucu düşük veya enfeksiyon riski, doğumsal özürlü bir bebek doğurma riskinden çok daha azdır.

Amniyosentez hangi kurumlarda yapılmaktadır?

Amniyosentez, araştırma hastanelerinde ve bazı özel merkezlerde yapılmaktadır. Amniyosentezle alınan sıvı Genetik Bölümleri tarafından incelenmektedir.

]]>
Doğuştan Özürlülük https://kocaelikent.com/dogustan-ozurluluk/ Tue, 13 Jul 2021 21:45:35 +0000 https://kocaelikent.com/?p=61496

Doğuştan Özürlülük … “Saç ve göz renginden, büyüme ve gelişmeyi sağlayan her türlü sistemimize kadar birçok özelliğimiz bu genler aracılığıyla belirlenir. Aynı şekilde birçok hastalık da bu yolla geçmektedir…” ayrıntılar hayaldefterim de…

Doğuştan Özürlülük

Doğuştan özürlü olan bebekler, beden yapısında, fonksiyonlarında ya da metabolizmasında bir anormallik ile doğarlar. Bu anormallikler, bebeğin ölümüne neden olabileceği gibi, fiziksel ya da zihinsel özürlü olmasına da yol açabilir. Doğumsal özürlülük, bebeklerin ilk bir yıl içindeki ölümlerinin en önemli nedenlerindendir. 4000’den fazla doğumsal özür çeşidi vardır.

Doğumsal özürlülük hemen doğumdan sonra tanılanabileceği gibi daha sonra da ortaya çıkabilir.

DOĞUŞTAN ÖZÜRLÜLÜĞÜN NEDENLERİ NELERDİR?

Doğuştan Özürlülüğün Nedenleri Nelerdir
Doğuştan Özürlülüğün Nedenleri Nelerdir

Doğuştan özürlülük genetik ya da çevresel faktörler nedeniyle ortaya çıkabilir. Bununla birlikte % 60’ının nedeni bilinmemektedir.

İnsan vücudunda yaklaşık 35.000 gen bulunmaktadır. Bu genler anne ve babalarımızdan bize geçerler ve kişisel özelliklerimizin oluşmasını sağlarlar. Saç ve göz renginden, büyüme ve gelişmeyi sağlayan her türlü sistemimize kadar birçok özelliğimiz bu genler aracılığıyla belirlenir. Aynı şekilde birçok hastalık da bu yolla geçmektedir. Genlerde meydana gelen bir anormallik bebeğin özürlü doğmasına neden olabilmektedir.

Genler vücudumuzda çiftler hâlinde bulunur. Her çift genin yarısı anneden yarısı da babadan bebeğe geçer. Genler ya baskın ya da çekiniktir. Bir gen çiftinde genin biri baskınsa kalıtsal özellik bu genin özelliğini taşır. Örneğin baskın gen kahverengi göz rengini belirliyorsa ve çekinik gen de yeşil göz rengini belirliyorsa bebeğin göz rengi kahverengi olacaktır. Çekinik genin özelliğinin ortaya çıkabilmesi için anne babadan gelen genlerin ikisinin de çekinik olması gerekir.

Genetik hastalıkların oluşmasına neden olan genler de baskın ya da çekinik olabilir. Bu özelliklerine göre meydana getirdiği hastalıklar da farklı olur.

BASKIN GENLERLE GEÇEN HASTALIKLAR (TEK GEN HASTALIKLARI)

Bu hastalıklar genlerden herhangi birinin değişikliğe uğraması sonucu ortaya çıkar. Anne veya babanın herhangi birinden gelen bozuk bir gen hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Ailede birden fazla kişide görülme olasılığı yüksektir. Doğuştan anomaliler, zeka geriliği, kas ve kan hastalıkları, görme bozukluğu, cilt, böbrek ve kalp hastalıkları gibi çok değişik şekillerde ortaya çıkabilir.

ÇEKİNİK GENLERLE GEÇEN HASTALIKLAR:

Bu hastalıkların oluşması için gen çiftlerinin hem anneden hem de babadan gelmiş olması gerekir. Her insanda bazı anormal çekinik genler görülebilir. İnsanların çoğunda çekinik genler, baskın genler tarafından bastırıldığı için, bu anormallikler dışarıya yansımamaktadır. Eğer çekinik özellikli bir hastalığın tek bir anormal geni varsa bu taşıyıcı olduğunuz anlamına gelir. Taşıyıcılarda hastalığın belirtileri olmaz, fakat bu geni çocuklarına geçirebilirler. Anne babanın taşıyıcı olması durumunda çocukların hastalığa yakalanma oranı %25, çocuğun taşıyıcı olarak doğma riski ise % 30.

Çekinik genlerle geçen hastalıkların aile bireyleri arasında görülme olasılığı çok fazladır. Bu nedenle akraba evliliklerinde doğuştan özürlerin ve hastalıkların görülme sıklığı normal evliliklerde görülenden iki kat daha fazladır.

X GENİNE BAĞLI HASTALIKLAR:

Her insanda iki cinsiyet geni bulunmaktadır. Bunlar, kadınlarda XX erkeklerde ise XY biçimindedir. X genine bağlı hastalıkların çoğunda hastalık taşıyan gen çekiniktir. Bir kadın bu anormal çekinik geni taşısa bile, diğer X kromozomundaki normal gen hastalığın oluşmasını engelleyecektir. Taşıyıcı bir kadının erkek çocuğu bu geni alırsa erkekte bunu engelleyecek ikinci bir X kromozomu bulunmadığı için hastalık ortaya çıkacaktır. Bu nedenle X genine bağlı hastalıklar genellikle erkek çocuklarında görülür. Kız çocuklarında görülmesi durumunda anne taşıyıcı baba ise hasta demektir. Ancak hastalık geninin geçişi kadınlar yoluyla olur. Hasta bir erkeğin erkek çocuklarında anneden gelen X kromozomu nedeniyle hastalık görülmez, ancak hasta erkeğin bütün kızları taşıyıcı olacağından erkek torunların % 50’sinde hastalık görülecektir. Bu nedenle hasta erkeklerin kız kardeş ve teyzelerinde taşıyıcılık belirlenmesi çok önemlidir. Hemofili, kas distrofisi, renk körlüğü gibi hastalıklar X genine bağlı hastalıklardan bazılarıdır.

KROMOZOM HASTALIKLARI:

Kromozom hastalıkları yumurta ve sperm oluşurken meydana gelen bozukluklara bağlı olarak ortaya çıkar. Bu bozukluklar 46 kromozomun sayı ve şekil olarak normalden farklı olması sonucu oluşur. Kromozom hastalıkları toplumda sık görülen hastalıklardandır. Ağır gelişme ve zeka geriliğine ve fiziksel özürlülüğe neden olurlar.

Kromozom hastalıkları herkeste görülebilir. Fakat görülme sıklığını artıran bazı risk faktörleri de vardır. 35 yaşından büyük kadınların bebeklerinde kromozom hastalıkları görülme olasılığı çok daha fazladır. 35 yaşında herhangi bir kadının kromozom hastalığı olan bir bebek doğurma riski 300’de 1 iken, 40 yaşındaki bir kadın için bu oran 100’de 1’dir. Bu nedenle 35 yaşından sonra anne olmak isteyen kadınların mutlaka doğum öncesi tanı yaptırmak için genetik danışma merkezlerine başvurmaları gerekir.

ÇOK FAKTÖRLÜ GENETİK HASTALIKLAR:

Genetik faktörlerle çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu oluşan hastalıklardır. Çocuklarda görülen genetik hastalıkların çoğunluğu çok faktörlüdür. Bunlar, fazla parmak gibi oldukça zararsız sorunlardan bebeğin hayatını ciddi biçimde tehdit eden nöral tüp defektlerine kadar uzanan bir çeşitlilik izler. Çok faktörlü genetik hastalıkların aile bireylerinde görülme olasılığı birinci derece akrabalar (anne, baba, kardeş) arasında yaklaşık %2-10’dur. Bu siklik genel toplumda görülenden 20-40 kat fazladır. Doğuştan özürlülük kurşun, cıva gibi çeşitli kimyasal maddelere maruz kalınmasından, ilaç ve alkol kullanmaktan, gebelikte kızamıkçık gibi enfeksiyon hastalıkları geçirilmesinden dolayı da olabilir.

EN SIK GÖRÜLEN DOĞUŞTAN ÖZÜRLER NELERDİR?

En sık görülen doğuştan özürler
En sık görülen doğuştan özürler

Doğuştan özürler genel olarak üç grupta incelenir. Yapısal/metabolik bozukluklar, doğumsal enfeksiyonlar ve diğer anomaliler.

YAPISAL/METABOLİK BOZUKLUKLAR:

Bebeğin bedeninin bir bölümünde bir eksiklik veya bozuklukla doğması ya da iç organlarında bir sorun olması yapısal bir bozukluğu olduğu anlamına gelir. Yapısal bozuklukların en yaygın olanı çeşitli kalp sorunlarıdır. Tedavi olanaklarındaki ilerlemelere rağmen doğumsal kalp sorunları bebek ölümlerinin en önemi nedenlerindendir. Tam olarak nedeni bilinmemekle beraber, doğumsal kalp anomalilerinde genetik ve çevresel etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Nöral tüp defektlerinin bir türü olan spina bifida 1000 bebekten 3 tanesini etkileyen bir yapısal bozukluktur. Anne karnındayken bebeğin omuriliğinin tam olarak kapanmaması sonucu ortaya çıkar. Bacaklarda felç, idrar ve dışkı yapma ve tutmada ciddi sorunlara neden olur. Spina bifida genetik ve beslenme problemlerinin etkileşimiyle oluşan bir doğumsal bozukluktur.

Yapısal bozuklukların en önemlilerinden bir tanesi de cinsel organlarda ve idrar yollarında görülen çeşitli bozukluklardır. Ciddiyeti değişik derecelerde olabilir. İdrar deliğinin normalden farklı bir yerde olmasından böbreklerin olmamasına kadar değişik ciddiyette ortaya çıkabilir. İdrar deliği problemi ameliyatla düzeltilebilir. Fakat böbreklerin ikisinin de olmaması durumunda bebek birkaç saat içinde ölür. Bu sorun çoğu zaman genetik nedenlere dayanır.

Bebeğin cinsel organlarında bir bozukluk görüldüğünde doktora gidilmesi; alta yatan metabolik hastalığın tespit edilmesi ve çocuğun cinsiyeti ile ilgili ileride yaşayacağı zorlukların önlenmesi açısından önemlidir.

Metabolik bozukluklar gözle görülebilen bozukluklar değildir. Fakat bebeğe ciddi biçimde zarar verebilirler, hatta öldürücü olabilirler. Çoğunlukla çekinik genlerle bebeğe geçerler. Tay-Sachs hastalığı ve fenilketonüri metabolik hastalıklardandır. Vücuttaki bazı enzimlerin eksikliği nedeniyle ortaya çıkan bu hastalıklar beyinde ciddi hasarlara yol açarak zeka geriliği, körlük ve felç gibi sorunlara sebep olurlar.

DOĞUŞTAN ÖZÜRLÜLÜK ÖNLENEBİLİR Mİ?

Doğuştan Özürlülük önlenebilir mi
Doğuştan Özürlülük önlenebilir mi

DOĞUMSAL ENFEKSİYONLAR:

Doğuştan özürlülüğe neden olan en bilinen enfeksiyonlardan biri kızamıkçıktır. Eğer hamileliğin ilk üç ayında anne kızamıkçık geçirirse bebeğinin bir veya daha fazla özürle doğma riski dörtte birdir. Bu enfeksiyondan etkilenen bebeğin sağırlık, körlük, zekâ geriliği, kalp sorunları gibi özürleri veya ölü doğma olasılığı olabilir. Annenin kızamıkçığa karşı hamile kalmadan önce aşı olması bu sorunların yaşanmasını önleyecektir.

Sitomegalovirüs (CMV) bebeğin zeka geriliği, görme ve işitme kaybı gibi çeşitli özürlerle doğmasına neden olan başka bir enfeksiyon hastalığıdır.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ölü doğumlara ve yeni doğan ölümlerine olduğu kadar bebeğin özürlü doğmasına da neden olabilen enfeksiyon hastalıklarıdır.

DİĞER BOZUKLUKLAR:

Gebe kalma aşamasında babanın veya gebelik boyunca annenin aşırı alkol kullanması sonucu Doğumsal Alkol Sendromu denilen ve zeka geriliğine yol açan doğumsal bozukluklar görülebilir.

Başka bir doğuştan özür nedeni de kan uyuşmazlığıdır. Sarılık, beyin zedelenmesi ve ölümlere neden olabilir.

AKRABA EVLİLİĞİ VE DOĞUMSAL ÖZÜRLÜLÜK

Akraba Evliliği ve Doğumsal Özürlülük
Akraba Evliliği ve Doğumsal Özürlülük

Aralarında kan bağı olan kişilerin yaptığı evliliklere akraba evliliği denir. Birinci derece akraba evliliği amca, hala, dayı ve teyze çocukları arasındaki evliliklerdir. Kardeş torunları arasındaki evlilikler ise ikinci derece akraba evlilikleridir.

Ülkemizde akraba evliliği oranı %25,1 ‘dir. Gelişmiş ülkelerde binde 5 oranında rastlanan akraba evliliklerine göre bu oran oldukça yüksektir. Bu evliliklerin de önemli bir kısmı kardeş çocukları arasında olan birinci derece akraba evliliği şeklindedir.

AKRABA EVLİLİĞİ NEDEN SAKINCALIDIR?

Aynı soydan gelen kişilerin genetik yapıları birbirine benzer, yani sahip olduğumuz genlerin aynısı akrabalarımızda da bulunmaktadır. Akraba evliliği sonucu aynı genler bir araya geleceği için, saç rengi, göz rengi gibi özelliklerimizin yanı sıra, hastalık taşıyan genlerimizi de nesilden nesile aktarmış oluruz. Bu durumda, kalıtımla geçen hastalıkların bulunduğu ailelerde bu hastalıkların çocuklara geçme riski çok fazladır.

Akraba evliliği sonucu doğan bebekler mutlaka özürlü olacak diye bir kural yoktur.

İnsanlar birçok kalıtsal hastalığın genini taşır. Akraba evliliği yapılmamış bile olsa hamilelikte çocuğun hastalıklı doğma olasılığı %25, taşıyıcı olma olasılığı %50, bozuk genin çocuğa hiç geçmeme olasılığı ise %25’tir.

Bir ailede erkek ve kız kardeşlerde, genellikle genlerin yarısı birbirinin aynıdır. Gen ortaklarının oranları, akrabalık uzaklaştıkça küçülür. Torunlar, dede ve ninelerin dörttebir genine sahiptir. Yeğenlerin genleri ise genellikle amca ve halaların, dayı ve teyzelerin dörttebir genine eşittir. Kardeş çocuklarının genetik yapıları 1/8 oranında benzeşmektedir. Dolayısıyla birinci derece akraba evliliklerinde, yani amca, hala, dayı ve teyze çocukları arasında yapılan evliliklerden doğacak çocukların ciddi hastalıkları ve doğuştan özürlü doğma olasılıkları çok yüksektir. Bu olasılık akrabalık derecesi azaldıkça düşse bile yine de bebek açısından önemli bir risk olacaktır.

Akraba evliliği yapmamış kişilerin özürlü bebeğe sahip olma riski yüzde 2-3 iken, akraba evliliği yapan kişiler arasında bu oran yüzde 4-6 ya çıkmakladır Akraba evliliği sonucu oluşan sorunların büyük çoğunluğu metabolizma hastalıkları olup, doğum öncesi tanıları oldukça zor olan hastalıklardır

Ülkemizde akraba evliliği oranı yüksek olduğu için genetik hastalıkların görülme riski de oldukça yüksektir. Akraba evliliği sonucu anne karnında ölüm ve yeni doğan ölümler de daha sik olmaktadır Bebek ölümlerinin ve özürlü doğumların önlenmesi için akraba evliliğinden kaçınmak önemlidir. Eğer akrabalar arasında bir evlilik gerçekleşmişse, hamile kalmadan önce bir genetik danışma merkezine giderek mutlaka anne babanın herhangi bir hastalığın taşıyıcısı olup olmadığı saptanmalıdır.

GENETİK DANIŞMANLIK

Genetik Danışmanlık
Genetik Danışmanlık

Genetik danışmanlık genetik hastalıklar açısından risk taşıyan ailelerde ve riskli gebeliklerde izlenmesi gereken yollar hakkında bilgi verir Genetik hastalıklara ilgili risk grubuna giriyorsanız hamile kalmadan önce bir genetik danışma merkezine gitmelisiniz. Genetik danışmanlık, ailenizde taşıyıcı olup olmadığı, çeşitli testler yapmasına ihtiyaç duyulup duyulmayacağı gibi konulara karar vermenize yardımcı olacaktır. Genetik danışma, ihtisas Hastanelerinin Genetik Bölümlerinde veya özel merkezlerde verilmektedir. Genetik danışmanlığın ve doğum öncesi tarama testlerinin gerekli olduğu risk durumlar şunlardır

*Akraba evliliği
*Annenin yaşının 35 den büyük olması
“Daha önceki çocuklarında kromozom hastalıkların olması
*Aile fertlerinden birinde kalıtsal bir hastalık olmasa veya
*Özürlü çocuklarının olması
*Annenin sık sık düşük ve ölü doğum yapması
*Gebeliğin ilk üç ayında kızamıkçık, sitomegalovirus, toksoplazma, suçiçeği gibi enfeksiyon hastalıkları geçirilmesi
*Özellikle gebeliğin ilk üç ayında ilaç kullanılması
*Özellikle gebeliğin ilk üç ayında röntgen filmi çektirilmesi
*Annenin şeker hastalığı, fenilketonüri, sistemik lupus gibi
hastalıklarının olması.

]]>
Hamileliğe Hazırlık https://kocaelikent.com/hamilelige-hazirlik/ Sun, 11 Jul 2021 21:34:42 +0000 https://kocaelikent.com/?p=61459

Hamileliğe Hazırlık … “Hamileliğin sağlıklı başlayabilmesi, ileride anne ve bebek için oluşabilecek bazı tehlikelerin ortadan kaldırılabilmesi için hamile kalmadan önce, hamilelik sırasında, doğumda ve doğum sonrasında alınacak bazı önlemler ve uyulması gereken kurallar vardır.” ayrıntılar hayaldefterim de…

Hamileliğe Hazırlık

ANNE BABA OLMAYA KARAR VERMEK

Anne-baba-olmaya-karar-vermek
Anne baba olmaya karar vermek

Anne baba olmaya karar vermek, sevinçleri ve beraberinde büyük sorumlulukları getiren bir olaydır.

Aileye bir bebek gelmesi anne ve baba için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağıdır. Fakat kimi zaman bu mutluluk acıya, korkutucu ve üzücü bir duruma dönüşebilmektedir.

Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 milyon kadın hamile kalmaktadır. Bu hamileliklerin büyük çoğunluğu sağlıklı bir bebek doğumuyla sonuçlanır.

Hamilelik bir hastalık değil, normal, fizyolojik bir olaydır. Fakat bazı riskli durumlarda, gerekli önlemler alınmadığı zaman anne ve bebek için çeşitli sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olabilir.

Her yıl yüzlerce kadın hamilelikten kaynaklanan nedenlerden dolayı ölmekte, birçok kadın da çeşitli hastalıklara yakalanmakta ve yaşamları boyunca bu hastalıklarla yaşamak zorunda kalmaktadır. Hamilelik süresince anneyi etkileyen çeşitli olumsuz faktörler bebeğin ölü doğmasına, yaşamının ilk günlerinde ölmesine neden olmaktadır.

Binlerce bebek de yaşamlarını çeşitli derecelerde fiziksel veya zihinsel özürlü olarak sürdürmek zorunda kalmaktadır. Bu ölümlerin ve özürlerin büyük çoğunluğu alınacak bazı basit tedbirlerle önlenebilecek niteliktedir.

Hamileliğin sağlıklı başlayabilmesi, ileride anne ve bebek için oluşabilecek bazı tehlikelerin ortadan kaldırılabilmesi için hamile kalmadan önce, hamilelik sırasında, doğumda ve doğum sonrasında alınacak bazı önlemler ve uyulması gereken kurallar vardır. Bunların hepsi büyük maliyet ve uzmanlık gerektirmeyen basit önlemlerdir. Bu önlemleri almak belki de yaşam boyu bize acı ve üzüntü verecek hayatımıza büyük yükler getirecek özürlü bir çocuğa sahip olma riskimizi önemli ölçüde azaltacaktır.

Halk arasında önemli bir deyiş vardır. Bebek beklenirken en önemli dileğimiz “eli ayağı düzgün olsun” dur. Bu doğacak bebeğin sağlıklı olarak dünyaya gelmesinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bunu sağlayabilmek için sadece dilemek yeterli değildir, bazı önlemler de almanız gerekir.

Sağlıklı bir bebek sahibi olmanın;
*Birinci kuralı plânlı gebelik
*İkinci kuralı erken ve düzenli doktor kontrolüdür.

PLÂNLI GEBELİK

Erken ve duzenli doktor-kontrolu
Erken ve duzenli doktor-kontrolu

Plânlı gebelik, ne zaman ve kaç çocuk sahibi olacağınıza sizin karar vermeniz demektir. İstediğiniz zaman çocuk sahibi olmanız, uygun doğum kontrol yöntemlerini kullanmanızla mümkün olabilir. Böylece gebe kalmanızı şansa bırakmamış olursunuz. Bu sayede bir bebek sahibi olmaya karar verdiğiniz zaman: hamile kalmadan önce ve hamileliğiniz boyunca kendinizin ve bebeğinizin sağlıklı olması için gerekli tedbirleri alabilir, yaşamınızı kolaylaştıracak düzenlemeleri önceden yapabilir ve çocuğunuza iyi bir gelecek sağlayabilirsiniz.

MODERN DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ

Modern dogum kontrol yontemleri
Modern dogum kontrol yontemleri

Gebeliği planlamak ancak size uygun doğum kontrol yöntemlerini uygulamanızla mümkündür. Kadın ve erkek tarafından kullanılabilecek çeşitli doğum kontrol yöntemleri bulunmaktadır. Bu yöntemlerden hangisini tercih edeceğinize, doktorunuza danışarak karar verebilirsiniz.

DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ

Doğum kontrol hapları: Her gün düzenli alınması gereken, kadında yumurtlamayı ve döllenmeyi önleyen haplardır.

Üç aylık iğne: Üç ayda bir uygulanır. Kadında yumurtlamayı ve döllenmeyi önler.

Aylık iğne: Ayda bir uygulanır. Kadında yumurtlamayı ve döllenmeyi önler.

Deri altı kapsülleri: Kolun iç kısmına yerleştirilen, kadında yumurtlamayı ve döllenmeyi önleyen, hormon içeren, kibrit çöpü büyüklüğünde altı adet esnek çubuktur. Beş yıl boyunca güvenle kullanabilirsiniz.

Tüplerin bağlanması: Geri dönüşü olmayan bir aile planlaması yöntemidir.
Kadında yumurtayı taşıyan tüpler ameliyatla bağlanarak döllenme önlenir. Ömür boyunca gebelikten korunursunuz.

Varektomi: Geri dönüşü olmayan bir aile plânlaması yöntemidir.
Erkekte tohum hücrelerini (spermleri) taşıyan kanallar basit bir cerrahi işlemle bağlanarak döllenme önlenir.

Rahim içi araç (Spiral): Rahim içine yerleştirilen ve döllenmeyi önleyen bir aile planlaması yöntemidir. Uzun süreli korunma için en uygun yöntemdir. İstendiği zaman çıkarılarak tekrar hamile kalınabilir.

Kondom (Prezervatif): Cinsel ilişki sırasında erkek tohum hücrelerini içinde toplayarak döllenmeyi önleyen bir kılıftır. İstediğiniz sürece kullanabilirsiniz.

Spermisitler (Sperm Öldürücü Maddeler): Hazneye yerleştirilen ve erkek tohumlarını etkisiz hâle getirerek döllenmeyi önleyen fitil, jel, krem veya köpük şeklinde maddelerdir. İstediğiniz sürece uygulayabilirsiniz

Diyafram: Kubbe şeklinde, kauçuk yumuşaklığında olan ve cinsel ilişkiden önce rahim ağzına yerleştirildiğinde erkek tohum hücrelerinin rahim içine geçmesini engelleyen bir aile planlaması yöntemidir. İstediğiniz sürece uygulayabilirsiniz.

Doğum kontrolünde kullanılan araç gereçleri sağlık kuruluşlarından ve eczanelerden edinebilirsiniz.

Bölgenizde bulunan ana çocuk sağlığı merkezlerinden, sağlık ocaklarından ve diğer sağlık kuruluşlarından veya kadın doğum uzmanı olan bir doktordan bu yöntemlerle ilgili ayrıntılı bilgi alabilir, sizin için hangi yöntemin uygun olduğuna karar verebilirsiniz.

ERKEN VE DÜZENLİ DOKTOR KONTROLÜ

Erken ve duzenli doktor-kontrolu
Erken ve duzenli doktor-kontrolu

Doktor sizi gebelik öncesinde ve gebelik süresince anne ve bebeğin nelere ihtiyacı olduğu konusunda bilgilendirecek ve gerekli incelemeleri yaptıracaktır. Böylelikle baştan itibaren alınması gereken önlemleri ve uyulması gereken kuralları öğrenerek sağlıklı bir bebeğe sahip olma şansınızı artırmanız mümkün olacaktır. Bebek sahibi olmaya karar verdiğiniz zaman hiç vakit kaybetmeden bir doktora başvurmalı, doktorun önerilerini dikkate almalı ve bu takipleri düzenli şekilde hamileliğiniz boyunca da sürdürmelisiniz. Böylece hem gerekli önlemleri almak hem de ortaya çıkabilecek olası sorunlarda erken teşhis ve tedavi mümkün olabilecektir.

Aşağıda, bebeğinizin sağlıklı doğması için nelere önem vermeniz gerektiği konusunda bazı bilgiler ve ipuçları yer almaktadır. Bu bilgileri özenle okuyun ve önerileri dikkate alın. Bu sayede sağlıklı ve mutlu bir bebek sahibi olmanız için büyük bir adım atmış olacağınızı aklınızdan çıkarmayın.

Bebek sahibi olmaya karar verdiğiniz zaman bebeğinizin sağlıklı olması için bazı alışkanlıklarınızı değiştirmelisiniz.

SAĞLIKLI BESLENİN

Doğru beslenin ve ideal kilonuzu koruyun. Eğer her gün düzenli ve dengeli beslenirseniz kendinizi daha iyi hissedersiniz ve hamileliğe iyi bir başlangıç yapmış olursunuz. Sağlığınıza dikkat edin. Doktor kontrolünde yapılacak düzenli egzersiz, kilo kaybetmek veya ideal kiloyu korumak için iyi bir yoldur. Egzersiz yapmıyorsanız bile hamile kalmadan önce egzersize başlayabilirsiniz. Doktorunuza danışarak sizin için hangi egzersizlerin uygun olduğunu seçebilirsiniz.

Eğer aşırı şişmansanız hamile kalmadan önce kilo vermeye çalışın. Aşırı şişman kadınların Spina bifidalı çocuk sahibi olma riski diğer kadınlara göre iki kat daha fazladır.

Eğer çok zayıfsanız ideal kilonuza ulaşmaya çalışın. İdeal kilonuzun kaç olduğundan emin değilseniz bunu doktorunuza danışın. Hamileliğin başlangıcında kilo vermeye çalışmayın, bu bebeğiniz için zararlı olabilir.

Temiz ve iyi pişmiş yiyecekler yiyin. Bazı yiyecekler bebeğinize ciddi biçimde zarar verebilecek hastalıkların bulaşmasına neden olur. Bunu önlemek için çiğ veya az pişmiş et ve et ürünleri, tavuk, balık, yumurta gibi yiyecekleri yemeyin. Sebze ve meyveleri yıkamadan yemeyin. Pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri kullanın. Beklemiş yiyecekleri ve sucuk, sosis gibi hazır etleri iyice pişirmeden yemeyin.

Kafeinli içecekleri azaltın. Kafeinli içeceklerin (kahve, çay, kola gibi) çok fazla içilmesi düşük riskini artırır. Bunların yerine su, süt ve meyve suyu içmelisiniz.

Folik asit alın. Hamile kalmadan üç ay önce ve hamileliğinizin ilk üç ayında günde en az 400 mikrogram folik asit içeren vitamin ilâçları almalısınız. Böylece bebeğinizin beyin ve omuriliğinin gelişmesini engelleyerek ciddi özürlere yol açan spina bifida hastalığı ile doğmasını büyük oranda önlemiş olacaksınız.

İyotlu tuz kullanın. Annedeki iyot eksikliği, bebeklerde hipotiroidi, büyüme ve gelişme geriliği, zekâ geriliği ve işitme özrüne neden olabilmektedir. Bu nedenle hamilelikten önce ve hamileliğiniz boyunca iyotlu tuz kullanmalısınız.

ZARARLI ALIŞKANLIKLARINIZI BIRAKIN

Sık alkol kullanan bir annenin bebeği zihinsel ve fiziksel bozukluklarla kendini gösteren Fetal Alkol Sendromu ile doğabilir. Bu nedenle hamilelik öncesinde ve hamilelik boyunca alkol almayı bütünüyle bırakmak en uygun davranış olacaktır.

Sigara dış gebelik, düşük ve erken doğum yapma riskinizi artıracaktır. Ayrıca hamileliği sırasında sigara içen annelerin bebeklerinde düşük doğum ağırlıklı doğma, çeşitli zihinsel ve fiziksel özürlerin oluşma riski de iki katına çıkar.

Uyuşturucu kullanan Annelerin düşük doğum ağırlıklı çocuklara sahip olma riski, kullanmayanlara göre sekiz kat daha fazladır. Hamileliğin erken dönemlerinde kokain kullanımı ciddi derecede doğumsal özürlere ve düşüğe neden olmaktadır.

HAMİLELİK SIRASINDA ŞUNLARI YAPMAKTAN MUTLAKA KAÇININ

DOKTORUN ÖNERDİKLERİ DIŞINDA İLÂÇ KULLANMAYIN

Hamilelik sirasinda sunlari yapmaktan mutlaka kacinin
Hamilelik sirasinda sunlari yapmaktan mutlaka kacinin

Hamilelik sırasında kullanılan pek çok ilâç bebek için güvenli değildir. Doktor kontrolü olmadan kullanılan ilâçlar bebeğin ciddi biçimde özürlü doğmasına neden olabilmektedir. Örneğin: Kortizonlu ilâçlar bebeğin yarık damak ve yarık dudaklı doğmasına neden olabilir. Bazı antibiyotiklerin bebeklerde işitme kaybına neden olduğu bilinmektedir. Hamilelik öncesi her kadın, doktoruna hangi ilâçların güvenli olduğunu sormalıdır. Ağrı kesiciler, bitkisel ilâçlar, zayıflama amacıyla ya da herhangi bir hastalığınız nedeniyle kullandığınız ilâçlar bebek için tehlikeli olabilir. Bu nedenle hamile kalmadan önce kullandığınız ilâçlarla ilgili olarak bir doktorla konuşmalı ve doktorun önerileri doğrultusunda yeni düzenlemelere gitmelisiniz.

RÖNTGEN ÇEKTİRMEYİN

Özellikle gebeliğin ilk aylarında röntgen filmi çektiren annelerin bebeklerinde özürlü doğum riski bulunmaktadır. Bu nedenle herhangi bir nedenle röntgen filmi çektirmesi istenen annenin hamile olduğunu doktora mutlaka söylemesi gerekir. Eğer hamileliğe karşı korunmuyorsanız, hamile olduğunuzu düşünmeseniz bile gebe olma olasılığınız vardır. Bu durumda da doktora mutlaka korunmadığınızı ve gebelik olasılığınız olduğunu anımsatmayı unutmayın.

TEHLİKELİ KİMYASALLARA MARUZ KALMAKTAN KAÇININ

İşte ve evde kullandığınız bazı temizlik maddeleri ve böcek ilâçları gibi kimyasal maddeler bebek için tehlikeli olabilir.

Eğer musluklarınız eskiyse içme suyunuza kurşun karışabilir ve bu bebek için zararlı olabilir. İşyerinizde maruz kaldığınız maddelerin zararlı olup olmayacağı konusunda doktorunuzla konuşun ve bu maddelere maruz kalmadan bu dönemi nasıl geçirebileceğinizi işvereninizle konuşun. Evde kokusu güçlü olan temizlik maddelerinden (çamaşır suyu, tuz ruhu vb.), kimyasallardan ve boyalardan uzak durun. Eğer bu maddelerden uzak duramıyorsanız eldiven giyerek, maske takarak ve iyi havalandırılmış bir ortamda çalışarak riski azaltabilirsiniz.

SICAK ORTAMLARDAN KAÇININ

Sıcak ortamlar bebeğinizin Spina Bifida hastalığı ile doğma riskini artırmaktadır. Bu nedenle hamileliğin erken dönemlerinde vücut sıcaklığını yükselten sauna, hamam, kaplıca gibi yerlerden uzak durulmalıdır.

STRESTEN UZAK DURUN

Stres, hamilelik sırasında ve hamilelikten sonra bebeğiniz ve sizin sağlığınıza zarar verebilir. Aşırı stres erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve düşük riskini artırabilir.

Bütün anne adaylarının bebek sahibi olmaya karar verdikleri zaman bu önlemleri alması gereklidir. Bu önlemleri alırken diğer taraftan da bebeğin yaşamını ve sağlığını tehlikeye atabilecek riskli bir durumunuz olup olmadığını öğrenmelisiniz.

GEBELİKTEKİ RİSKLİ DURUMLAR NELERDİR?

Gebelikteki riskli durumlar
Gebelikteki riskli durumlar

Annenin sağlığı, anne ve babanın ailesinde bulunan bazı sağlık sorunları, hamilelik süresince anneyi etkileyen çeşitli olumsuz faktörler anne karnındaki bebeği de etkilemektedir. Bu faktörlerin neler olduğunu, sizi etkileyebilecek riskleri hamile kalmadan önce öğrenmek, gerekli önlemleri almak, bebek ve anne için son derece önemlidir. Bu nedenle bebek sahibi olmaya karar veren anne baba adayları, kadın hamile kalmadan önce mutlaka bir doktorla görüşmeli ve sağlıklı bir hamilelik için hazırlanmalıdır.

AİLENİZİN SAĞLIK SORUNLARI BEBEĞİNİZİ ETKİLEYEBİLİR

Bazı hastalıklar aileden geçen özellikler taşımaktadır. Bu nedenle anne baba adayları!!! yakın ve uzak tüm akrabalarınızı hesaba katarak ailenizde özürlü, kalıtsal veya sürekli hastalığı olan birinin olup olmadığını belirleyin.

Ailenizde böyle bir problem varsa hamile kalmadan önce doktorunuzla bu problemin sizin bebeğinizi nasıl etkileyebileceği konusunda konuşun.

Aileden kaynaklanabilecek ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokacak olası durumlar şunlardır:

AKRABA EVLİLİĞİ:

Akraba evlilikleri doğacak nesillerin sağlığını tehdit eden bir durumdur. Akraba evliliği sonucunda doğan çocukların, anne ve babası akraba olmayan çocuklara göre özürlü olma olasılığı iki kat daha yüksektir. Akraba evliliği yaptıysanız, çocuk sahibi olmadan önce ihtisas Hastanelerinin Genetik Bölümlerine başvurmalısınız. Ayrıca hamilelik döneminde çocuğun özürlü olup olmadığının ve gelişiminin değerlendirilmesi için düzenli olarak doktora gitmelisiniz.

KALITSAL HASTALIKLAR:

Kalıtsal hastalıklar ailemizden geçen hastalıklardır. Anne ya da baba adayının ailesinde bazı hastalıklar daha sık görülebilir. Anne babanın kendisinde bir hastalık olmasa bile, ailede görülen (anne, baba, amca, hala, dayı, teyze ve bunların çocukları dahil) hastalıkların çocuklarına geçme olasılığı çok yüksektir.

Nasıl ki saç rengi, göz rengi gibi özelliklerimiz yakınlarımızdan geçerse, aynı şekilde bazı hastalıklarda veya bebeklerimize geçebilmektedir. Bu hastalıklar bebeğe geçtiği zaman, bir kısmı bebeğin yaşam boyu fiziksel ya da zihinsel özürlü olarak yaşamını sürdürmesine yol açmaktadır.

KAN UYUŞMAZLIĞI:

Kan baba adayının Rh faktörünün pozitif (+) iken anne adayının faktörünün negatif olması (-) durumunda ortaya çıkabilecek riskli bir durumdur. Bu durum bebeklerde zeka geriliğine yol açabilir. Gebelik öncesi ya da gebelik döneminde anneye verilecek bir ilâç, oluşabilecek zararların önlenmesini sağlayacaktır. Hamile kalmadan önce kan uyuşmazlığı olup olmadığını öğrenmek için eşler kan gruplarını öğrenmelidir.

ANNENİN SÜREKLİ BİR HASTALIĞI VARSA BEBEK BUNDAN ETKİLENEBİLİR!

Annenin önceden beri taşıdığı bazı kronik hastalıklar hamilelik sırasında hem anne hem de bebek için tehlikeli olabilmektedir. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, sara (epilepsi), guatr gibi sürekli hastalıklarınız varsa hamile kalmadan önce bir doktorla konuşup, bu gibi hastalıkların hamilelikte yaratabileceği tehlikeleri en aza indirmek için gerekli önlemleri alabilirsiniz. Böylece, bu hastalıklar nedeniyle bebeğinizin ve kendinizin zarar görmesini engellemiş olursunuz. Bu hastalıklara sahip olmalarına rağmen, düzenli olarak doktor kontrolünde gebeliğe başlayan ve sürdüren annelerin sağlıklı çocuk sahibi olmaları zordur.

GEBELİKTE GEÇİRİLEN ENFEKSİYON HASTALIKLARI BEBEK İÇİN ZARARLI OLABİLİR

Hamilelikte suçiçeği, kızamıkçık gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanmak bebek için çok tehlikelidir. Bu nedenle hamile kalmadan önce bu hastalıktan daha önce geçirip geçirmediğinizden ve aşılı olup olmadığınızdan emin olmanız gerekir. Bu hastalıklar daha önce geçirdiyseniz veya aşı olduysanız bir sorun yok demektir. Bundan emin değilseniz, bir sağlık kuruluşuna başvurarak yaptıracağınız kan testi ile öğrenebilirsiniz. Yapılacak test sonucunda bu hastalıklar geçirmediğiniz ortaya çıkarsa hamilelik öncesinde bağışıklığınızı arttırmak üzere size aşı yapılacaktır. Yapılacak bu aşı ile bebeğinizde oluşabilecek fiziksel ve zihinsel özürlere karşı önlem almış olursunuz.

Hamile kalmadan önce doktora başvurduğunuz zaman, doktor öncelikle bebeğin sağlığını ciddi olarak tehlikeye atan çeşitli enfeksiyonlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve diğer olası sağlık sorunları için sizi incelemeye alacaktır. Belli enfeksiyonlara karşı bağışıklığınızın olup olmadığını belirlemek için kan testleri yapacaktır. Çıkan sonuçlara göre tedavi veya aşı olarak bu sorunların bebek için tehlike yaratmasını önlemiş olacaksınız. Bu hastalıkların en önemlileri kızamıkçık, suçiçeği, toksoplazma, sarılık gibi hastalıklardır.

ANNE YAŞI BEBEĞİN SAĞLIĞINI ETKİLEYEBİLİR!

Genç yaşta (15-19 yaş) anne olanların bebeklerinde düşük doğum ağırlığı, gelişme geriliği, beyin kanaması, görme kaybı veya bağırsak hastalıkları oluşabilmektedir. Yaşınız 35 veya daha fazla ise bebeğinizde doğumsal özür riski artmaktadır. Down sendromu gibi fiziksel ve zihinsel özür oluşturan hastalıklar 35 yaş üstü annelerin bebeklerinde daha çok görülmektedir. Bu nedenle 15-19 yaşları arasında iseniz ya da 35 yaş üstünde iseniz, özellikle bebeğinizin sağlıklı biçimde doğması için gebelik öncesinde ve gebelik süresince doktor kontrolüne gitmeniz önemlidir.

HAMİLELİKTE BABANIN ROLÜ

Hamilelikte Babanin Rolu
Hamilelikte Babanin Rolu

Sağlıklı Nesiller için…

BABANIN SAĞLIĞI ve ALIŞKANLIKLARI BEBEĞİN SAĞLIĞINI ETKİLER

BABALAR DA HAMİLELİK ÖNCESİ PLÂNLAMA YAPMALI MIDIR?

Hamilelik kadına özgü bir olay olduğu için bebeklerin sağlıklı olarak dünyaya gelmesinde bütün rolü kadınların üstlenmesi beklenir, alınacak önlemlerin ve uyarıların çoğu kadınlara yönelik olarak algılanır. Bu büyük oranda doğrudur. Fakat babaların da bebeklerin sağlıklı olarak dünyaya gelmesinde önemli rolü vardır. Babalar, hem kendilerine ilişkin bazı konulara dikkat etmek, hem de eşlerine yardımcı ve destek olarak doğacak bebeğin sağlıklı olması için katkıda bulunmak zorundadırlar.

Babanın ailesinde kalıtsal bir hastalığın olması bebekte de aynı hastalığın görülmesine neden olabilir. Eğer kendinizde, ailenizde veya akrabalarınızda kalıtsal bir hastalık, özürl0 bir kişi varsa annenin gebe kalmasından önce bunu mutlaka doktora konuşmalı ve onun önerileri doğrultusunda hareket etmelisiniz.

Çalıştığınız yerde sürekli kimyasal maddelere maruz kalıyorsanız, tarlada böcekleri öldürmek için çeşitli zehirler kullanıyorsanız bunlar bebeğinizin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Eğer sizin için böyle bir tehlike varsa, eşiniz gebe kalmadan önce neler yapmanız gerektiğini doktorla konuşmalısınız.

Babaların sigara ve alkol kullanması bebeğin sağlığını tehlikeye atan önemli bir nedendir. Bu nedenle eşinizle beraber siz de sigara ve alkolü bırakmalısınız. Eşiniz sigara içmese bile sizin içtiğiniz sigaranın dumanını soluması (pasif içicilik) bebek için zararlıdır.

Babanın aşırı şişmanlığı, stres, kötü beslenme alışkanlıkları da bebeğin sağlığını etkiler. Hem bebeğinize destek olmak hem de olası tehlikeleri en aza indirmek için yaşam biçiminizi gözden geçirmeli ve yeniden düzenlemelisiniz.

BABALAR HAMİLE EŞLERİ İÇİN NELER YAPMALIDIR?

Baba adayları;
Hamilelik ve doğumda önemli bir rol oynayabilirsiniz. Bir aile olduğunuzu ve birbirinizi desteklemeniz gerektiğini unutmayın ve duygularınızı eşinizle paylaşın.

-Eşinizin stresten uzak kalmasına yardımcı olun,
-Evinizin bebek için hazırlanması işlemlerine katılın,
-Eşinizin sağlıklı beslenmesi konusunda ona destek olun.
-Alkol ve sigaradan kaçınmasına yardımcı olun. Eğer sigara içiyorsanız eşinizin yanında sigara içmeyin. Pasif içicilik de bebek için zararlıdır,
-Eşinizin erken ve düzenli olarak doktora gitmesi konusunda onu destekleyin. Doktor ziyaretleri sırasında eşinizin yanında olun. Doktorun önerilerini uygulaması için eşinize yardımcı olun,
-Ev işleri, çocuk bakımı ve diğer günlük işlerde sorumlulukları eşinizle paylaşın,
-Her gün düzenli olarak eşinizle birlikte yürüyüş yapın, Eşinizin bağ, bahçe, tarla işleri gibi ağır işler yapmasına engel olun,
-Annenin hamileyken şiddet içeren davranışlara maruz kalması (dayak gibi) bebek için oldukça tehlikelidir. Eşinizin bu tür davranışlara maruz kalmasına izin vermeyin.

]]>
Hiperaktif Tiyatro oyuncularının performansı https://kocaelikent.com/hiperaktif-tiyatro-oyuncularinin-performansi/ Thu, 26 Dec 2019 03:06:49 +0000 https://kocaelikent.com/?p=57135

Hiperaktif Tiyatro oyuncularının performansı … Sanatçı Bülent Tamer ve eşi, Kukla sanatçısı ve yazar Metin Ateş, Organizatör Adem Ünlü ile senarist ve köşe yazarımız Mustafa Göksel de oyunu izlemeye gelenler arasındaydı. ayrıntılar kent defterinde…

Hiperaktif Tiyatro oyuncularının performansı

‘Sevgili Yönetmenim’ kahkahaya boğdu

Spina Bifida Derneği Hiperaktif Tiyatro oyuncularının performansı, izleyicilerden tam not aldı

Başkanlığını Nabi Ulusoy’un yaptığı Marmara Spina Bifida Tüm Engelli ve Aileleri Yarımlaşma Dayanışma Derneği’nin sponsor olduğu “Sevgili Yönetmenim” adlı 2 perdelik tiyatro gösterisi izleyenlerce dakikalarca alkışlandı.

2 perdelik komedi

Hasan Yasal’ın yazdığı ve yönettiği oyun, Gölcük Kazıklı Kervansaray’da tiyatro severlerle buluşurken Sanatçı Bülent Tamer ve eşi, Kukla sanatçısı ve yazar Metin Ateş, Organizatör Adem Ünlü ile senarist ve köşe yazarı Mustafa Göksel de oyunu izlemeye gelenler arasındaydı. Simay Yasal’ın rejisini üstlendiği ve 12 oyuncu tarafından oynanan 2 perdelik komedi, salonda kahkaha fırtınaları estirdi. Aralarında engelli 2 oyuncunun da bulunduğu oyun, sürpriz bir finalle noktalandı.

Gösteri sonrasındaysa Marmara Spina Bifida Tüm Engelli ve Aileleri Yarımlaşma Dayanışma Derneği tarafından oyunculara ve emeği geçenlere teşekkür belgesi verildi.

Öte yandan oyunculara prova yapabilmeleri için salonlarını açan VİP Özelsin Sanat Merkezi adına oyunu izleyen Sanat Merkezi Müdürü Bilge Türe de çiçek takdim etti.

“Sevgili Yönetmenim
Yazan ve yöneten:
Hasan Yasal

Reji:
Simay Yasal

Oyuncular:

Hasan Yasal, Gülsen Tütüner, Can Bekiroğlu, Eray Büyükarslan, Gülfem Yılmaz, Melih Çakmakçı, Burakcan Akın, Jülide Baba, Fehmi Arar, Oğuzhan Delice, Erdinç Efendi, Fehmi Himmetoğlu.

Oyunun konusu:

Fakir bir yönetmen olan Lami, tek çıkış yolu olarak bir tiyatro oyunun yazar. Bu oyun; hem kendisinin hem de yardımcısı Fikri’nin son şansıdır. Bir cast ajansı kanalıyla, oyuncu arayışın giren Lami, birçoğu absürt olan oyuncu adayları karşısında şaşkınlığını saklayamaz. Tiyatro oyunu hazırlanır, ancak seyirciyi oyun sonunda sürpriz bir final beklemektedir.

]]>