Hayata Dair

İslamcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

İslamcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu … “Avrupa’daki topraklarının kaybedilmesi karşısında Asya’daki varlığımızı devam ettirmek ve buradaki topraklarımızı kaybetmemek düşüncesi önemli bir etken olmuştur…” ayrıntılar hayaldefterim de…

İslamcılık-20’nci Yüzyılda Osmanlının durumu

c. İslamcılık:

İslamcılık, Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü korumak amacıyla XIX. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra, önem kazanan bir düşünce akımıdır.

İslamcılık düşüncesini savunanlara göre; toplumun temel direği dindir. Din ile millet birdir. Hangi milletten olurlarsa olsunlar bütün Müslümanların halifenin etrafında birleşmesi gerekir, İslamcılar, Osmanlı Devleti’nin şeriat esaslarından ayrıldığı için geri kaldığını ileri sürdüler.

İslamcıların bir bölümü şeriattan zerre kadar ayrılma yanlısı değildi. Diğer bir grup ise, batı uygarlığının maddi yanını oluşturan endüstrinin, bilim ve teknolojinin alınmasında bir sakınca görmüyordu, İslamcılık XIX. yüzyılın sonlarına doğru devletin resmi politikası olacak kadar önem kazandı.

II. Abdülhamit İslamcılık siyasetini geliştirip teşkilatlandırmış gerek içte gerekse dışta bir devlet politikası haline getirmişti. Padişahın bu politikasında Berlin Kongresi’nde Osmanlı devletinin Avrupa’daki topraklarının kaybedilmesi karşısında Asya’daki varlığımızı devam ettirmek ve buradaki topraklarımızı kaybetmemek düşüncesi önemli bir etken olmuştur.

II. Abdülhamit, İslamcılık politikasıyla bir taraftan İmparatorluğun bütünlüğünü korumaya çalışırken bir taraftan da İngiltere ve Rusya’nın hâkimiyetleri altında yaşayan Müslümanları, kendilerine karşı kullanmayı düşündü.

II. Abdülhamit bu amaçla:

1. Afrika içlerine ve Çin’e elçiler gönderdi.
2. Hicaz demiryolunun inşasına başlandı.
3. Almanya ile yakın bir ilişki içine girdi.
4. Osmanlı ordusunu eğitmek için Alman subayları getirildi.
5. Almanya’dan silah ve mühimmat alındı.

Bu düşünce de devleti kurtarmaya yeterli olamadı. Birinci Dünya Savaşı’nda, Osmanlı padişahının halife olarak yayınladığı cihad fetvasına rağmen bazı Araplar Türk askerine ateş açmaktan geri durmadı. Bu olay Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü korumada, İslamcılık düşüncesinin başarılı olamadığını açık bir şekilde ortaya koymuştur.

II. Abdülhamit döneminde yapılan faaliyetlerin faydaları Milli Mücadele döneminde Hindistan ve Buhara Müslümanlardan gelen yardımlar şeklinde kendini göstermiştir.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu