Hayata Dair

İttihat ve Terakki Partisi-20’nci Yüzyılda Osmanlının yıkılma süreci

İttihat ve Terakki Partisi-20’nci Yüzyılda Osmanlının yıkılma süreci … “Bundan sonra cemiyetin Cenevre (1897) ve Kahire (1897) şubeleri faaliyete geçtiği gibi Rumeli’de de hızlı bir şekilde örgütlenmiştir…” ayrıntılar hayaldefterim de…

İttihat ve Terakki Partisi-20’nci Yüzyılda Osmanlının yıkılma süreci

İttihat ve Terakki Partisi:

Önce cemiyet daha sonra siyasi bir parti olarak kurulan ve gelişen ittihat ve Terakki Partisi, Türk tarihinde önemli rol oynayan ilk büyük siyasi partidir, ittihat ve Terakki Cemiyeti, 1889 tarihinde İstanbul’da Sarayburnu’nda Gülhane bahçesinde kurulan İttihat-ı Osmanî Cemiyeti ile 1906’da Selanik’te Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin 1907’de birleşmesi ile oluşmuştur.

“Jön Türklerin Paris grubunu içine almıştır”

İttihat-ı Osmanî Cemiyeti, kısa zamanda yurt içinde ve yurt dışında teşkilatını genişletmiş, Jön Türklerin Paris grubunu içine almıştır. Cemiyet ilk defa yurt içinde varlığını Ermeni olayları vesilesiyle duyurmuştur. Bundan sonra cemiyetin Cenevre (1897) ve Kahire (1897) şubeleri faaliyete geçtiği gibi Rumeli’de de hızlı bir şekilde örgütlenmiştir. Cemiyet bu dönemde kendisini batı dünyasına, Jön Türklerin (Genç Türkler) temsilcisi olarak tanıtmıştır. Cemiyete bağlı olarak İzmir’de Hizmet, Saadet ve Ahenk, İstanbul’da Şura-yı Ümmet, Cenevre’de Osmanlı İçtihat, Paris’te Meşveret Kahire’de Kanun-u Esasî, Basiretül Şark gazeteleri ile yayınlar yapmıştır.

Cemiyetin başlıca amacı, 1876 Kanun-i Esasi’sini (Anayasasını) tekrar yürürlüğü koymak ve Osmanlı Meclisi Meb’usanının açılmasını sağlamaktı.

Paris’te, 4 Şubat 1902’de toplanan Jön Türk Kongresinde, Meşrutiyet düzeninin uygulanma metotları konusunda varılan görüş ayrılığı, Cemiyeti ikiye bölmüştür. Prens Sabahattin, Teşebbüs’ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet derneği kurarak Cemiyet’ten ayrılmış, diğer taraftan da Ahmet Rıza Bey de Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyetini kurarak faaliyetine devam etmiştir.

1906 yılında Selanik’te kurulan gizli Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ise, İttihat ve Terakki Cemiyetinin hayatında bir dönüm noktasını teşkil etmiştir. Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Rusların Bulgarları koruyarak memleketin iç işlerine müdahalesini protesto etmiş, özellikle ordu mensupları arasında da taraftar bulmaya çalışmıştır.

14 Eylül 1907’de Merkezi Paris’te olan Osmanlı Terakki ve ittihat Cemiyeti ile merkezi Selanik’te olan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti olarak bir yazılı anlaşma ile birleşmişlerdir.

Bu birleşmelerden sonra ittihat ve Terakki Cemiyeti, Rumeli’de büyük bir silahlı ayaklanma hareketine girmiştir. Enver Bey Tikveş civarında, Niyazi ve Eyüp Sabri Beyler Resne ve Ohri’de, Selâhattin ve Hasan Tosun Beyler Arnavutluk’ta hürriyet taburları kurmuşlardır. Cemiyetin Silahlı müfrezeleri halkı ayaklanmaya teşvik ve buna karşı da II. Abdülhamit’in bu bölgeye gönderdiği baskı unsuru adamlarını öldürmeye başlamışlardır. Derne’de dağa çıkan Kolağası (önyüzbaşı) Niyazi ve arkadaşlarını sindirmeye çalışan askerî birlikler, hürriyet isteyenlerle birleşmişlerdir. Cemiyet 23 Temmuz 1908’de Manastır, Selanik ve Rumeli şehirlerinde hürriyet ilân etmiş ve bunun sonucu olarak II. Abdülhamit de, Kanun-i Esasîyi (Anayasayı) yürürlüğe koymuştur. Böylece ikinci Meşrutiyet ilân edilmiştir.

17 Aralık 1908’de, Osmanlı Meclisi Mebusanı açılmış böylece Cemiyet mensupları siyasî iktidara sahip olmuşlardır.

Yeni kurulan rejim içerde ve dışarıda birtakım olaylarla karşı karşıya kalmıştır. Bulgaristan, 5 Ekim 1908’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Avusturya-Macaristan, 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i ülkesine kattığını, Girit ise Yunanistan’a katıldığını ilân etmiştir.

Balkanlar’daki bu kayıplar ülke içinde ilk kez rejime yönelik bir tepkinin doğmasına neden oldu. Tarihte 31 Mart Olayı diye anılan bu isyan İstanbul’da bir terör ortamı meydana getirdi. 31 Mart olayını önlemek ve Meşrutiyet rejimini tehlikeden kurtarmak için Rumeli’de Hareket Ordusu adıyla bir ordu kuruldu. 21 Nisan 1909’da İstanbul’a gelen ordu, 31 Mart olayını bastırarak, duruma hakim oldu.

Bu olaydan sonra II. Abdülhamit tahttan indirilerek yerine Sultan V. Mehmet Reşat getirilmiştir.

Bundan sonra 1909’da Anayasada değişiklikler yapılarak parlamenter bir rejime yönel inmiştir. Bu değişikliklerle yürütme organının başı olan hükümdarın yetkileri sınırlandırılmış, kabinenin meclise karşı sorumlu olması ilke olarak kabul edilmiş, yasama organını bağımsızlığı kabul edilerek yetkileri genişletilmiştir.

Bu değişikliklere rağmen durum düzelmemiş, içerde ve dışarıda büyük gaileler çıkmış, artan malî zorlukların yanı sıra, Arnavutluk’ta ve Arap ülkelerinde ayaklanmalar çıkmıştır.

İmparatorluğun bu güç durumunda bu defa, 1911’deTrablusgarp Savaşı, 1912 yılında I. Balkan Savaşı ve 1913’te de II. Balkan Savaşı patlak vermiştir.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu