Hayata Dair

Felsefî Temeli İslâm’da “insan hakkı” kavramı (10’uncu bölüm)

Felsefî Temeli İslâm’da “insan hakkı” kavramı (10’uncu bölüm) … “Dayak cezasından maksat; suçluyu sakat bırakmak veya işkence etmek olmadığı gibi, el kesme cezasından maksat da elini kesip koparmak değildir…” ayrıntılar hayaldefterim de…
Prof. Dr. Hüseyin Hatemi

Felsefî Temeli İslâm’da “insan hakkı” kavramı (10’uncu bölüm)

Başkalarına zarar verenlere, “suç” sayılan fiili işleyenlere verilen ceza da aslında teşhir, ibret, diğer insanları suçluluk eğilimi gösteren hem-cinslerine karşı uyarma ve işlediği suç dolayısı ile kamunun güvenini yitirmiş kimseyi kamu haklarından -islah olduğu kabul edilinceye kadar- yoksun kılmadır. Yoksa, dayak cezasından maksat; suçluyu sakat bırakmak veya işkence etmek olmadığı gibi, el kesme cezasından maksat da elini kesip koparmak değildir (Bu konuda bkz: H. Hatemi, İnsan Hakları Öğretisi, Hukuk Devleti Öğretisi, İslâm Hukuku Dersleri). “Kamu haklarından yoksun kılmak” da, önemli kamu görevlerinin verilmemesi, “âdil” tanık olarak kabul edilmemesi, cemaate imamet edememesi sonuçlarını doğurur, yoksa “kanı ve mah helal” olması demek değildir. Cezalandırmada da “istihkak adaleti” ne ve “insanlık haysiyeti” açısından da eşitlik adaletine mutlak olarak riayet etmek gerekir.

Ölüm cezası; dar anlamda, ancak “katil’e verilebilir. Bir de savaş ve silahlı ayaklanma sırasında, mücadelede ve çatışmada öldürme eyleminden “hukuka aykırılık” kalkar. Nitekim “defa” (meşru müdafaa) halinde de böyledir.

Bunun dışında bir insan öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir (Maide, 5/32). Şu halde, “ölüm cezası”, “nefs” karşılığında “kaatil”e verilebilir veya Islâm Devletine savaş ilân eden savaş suçlularına -oldukça ağır şartlar gerçekleşmiş, meselâ birden fazla insanın ölümüne sebep olmuş ise- verilebilir, “Siyaseten kati” diye birşey Şeriat’de yoktur. Veliyyulemr’in “ta’zir” yetkisine ölüm cezası girmez.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu