Hayata Dair

İnsan Haklarının İlahi Temelleri (5’inci bölüm)

İnsan Haklarının İlahi Temelleri (5’inci bölüm) … “Evinde köle bulunduranlar, kölelerine aile fertleri gibi davranacak, kendi yediğinden yedirecek, giydiğinden giyindirecektir.” ayrıntılar hayaldefterim de…
Prof. Dr. Şükrü KARATEPE

İnsan Haklarının İlahi Temelleri (5’inci bölüm)

İslamiyet insan hürriyeti konusunda da tüm insanlığı kuşatıcı, evrensel nitelikli hükümler getirmiştir. Ayrıca gerek Hz. Peygamberin ve gerekse büyük halifelerin uygulamalarıyla köleliğin kaynağı kurutulmuştur. İslamiyet’ten önce, köleliğin iki önemli kaynağından biri “kabile savaşları”, öteki ise “borçluların köleleştirilmesi”dir. İslâmiyet kabile savaşlarına son vererek köleliğin en büyük kaynağını kurutmuştur. İnsanların ödeyemediği borçlarına karşı alacaklısının kölesi olması ise daha ilk dönemde yasaklanmıştır.

“İslamiyet köleliği sona erdirmiştir”

Mevcut kölelerin azaltılması için de özendirici hükümler mevcuttur. Yemin kefaleti olarak köle azad edilmesi tavsiye edilmiştir. Evinde köle bulunduranlar, kölelerine aile fertleri gibi davranacak, kendi yediğinden yedirecek, giydiğinden giyindirecektir. Bütün bu uygulamalarla mevcut kölelerin statüsü ailenin normal fertleri seviyesine yükseltilmiştir. Böylece denilebilir ki İslâmiyet, savaş esirliği gibi zorunluluklar dışında köleliği sona erdirmiştir.

“Adaletin değişmeyen temel normları vardır”

Bir toplumda insan hak ve hürriyetlerinin tam olarak sağlanması için hürriyet ve eşitlik yeterli değildir. Hak ve hürriyetlerin tam olarak sağlanması için adaletli bir düzenin ve yöneticinin varlığı zorunludur. Adalet, İlâhî temellidir, kapsayıcı ve kuşatıcıdır. Tüm yaratılmışlar üzerine konulan İlâhî bir ölçüdür. Adaletin değişmeyen temel normları vardır. Adil bir yönetimde hakların doğuştan kazanıldığı kabul edilir. Bu nedenledir ki, İslâm hukukunda haklar sonradan çıkarılan kanunlarla kazanılmaz. Adil olan yaratıcı, insanı yaratırken haklarını da belirtmiştir. Hakları insanın kişiliğinin bir parçasıdır ve tabii haklar ile dinler arasında sıkı bir ilişki vardır.

“Eğer bir hak anayasada gösterilmiş ise vardır”

İslamiyet’e göre haklar aslen kazanılır. Kanunlar hakkı kazanmak için değil korunmasını sağlamak içindir. Buna karşılık Batı hukukunda haklar kanunlarla kazanılır. Anayasalarda temel hakların kazuistik bir liste halinde gösterilmesinin nedeni budur. Eğer bir hak anayasada gösterilmiş ise vardır. Buna karşılık İslâm hukukunda, kanunlarla yasaklanmayan her konuda insanların hak ve hürriyetleri vardır. İslâm hukuku “hakları” esas aldığı için haramları ve yasakları sayılır. Batı hukukunda haklar mücadele ile kazanıldığı için kazanılan her hak anayasalarda yer almış ve sonunda uzun bir haklar listesi oluşmuştur.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu