Amsterdam’da üç gün içerisinde neler yapılır
Amsterdam’da üç gün içerisinde neler yapılır … Artis Kraliyet Hayvanat Bahçesi’ne ve Hortus Botanik Bahçelerine ev sahipliği icra eden otel Amsterdam’ın merkezinden oldukça daha yeşil ve daha fazla turistiktir. ayrıntılar kent defterinde…
Amsterdam’da üç gün içerisinde neler yapılır
Amsterdam’da üç gününüz var ise… 20. asır vakalarına tanıklık eden yerleri keşfetmek için ana mahallelerin ve ortaçağ mahallesinin dışına çıkın. En etkisinde bırakan olanlardan biri, bir zamanlar Rembrandt’ın şöhretinin zirvesinde yaşamış olduğu Waterlooplein etrafında gelişen bir bölge olan eski Yahudi Mahallesi.
Waterlooplein’in hemen doğusunda, şu anda en iyi bit pazarı olarak tanınan De Plantage, geniş bulvarlara ve ağaçlarla kaplı meydanlara haiz kanal kemerinin dar, parke taşlı sokaklarına keskin bir karşıtlık oluşturuyor. Artis Kraliyet Hayvanat Bahçesi’ne ve Hortus Botanik Bahçelerine ev sahipliği yapan otel, Amsterdam’ın merkezinden oldukça daha yeşil ve daha fazla turistiktir.
İşte Amsterdam’da üç gün içinde ne yapacağınızla ilgili önerilerimiz:
İnsanları izleyen bir tarafta kahvaltı
Güne, Amsterdam’ın en canlı eğlence meydanlarından kabul edilen Rembrandtplein’de, muhtelif kahvaltı seçenekleri ve bol bol insanı izleyen oldukça sayıda restoran ve kafe sunan kahvaltıyla başlayın. Gece meydanda Rembrandt’ın heykelini ve kahramanlarını inceleyin… Sonrasında Bruincafé Centrum’da kruvasan, krep, yumurta, kahve ve taze portakal suyu ile uyanın.
Yahudi Mahallesi
Rembrandtplein’den Amstel Nehri’nin doğusuna gidin ve Yahudi mahallesinde Anne Frank Evine (Müzesine) giden tabelaları takip edin. Yakındaki Waterlooplein’de 19. asır tüccarlarının bir zamanlar mallarından kaçtıkları eski hazineleri arayın. Amsterdam’ın en eski açık hava pazarı pazar hariç her gün açık. Açık hava pazarında 300’den fazla tezgahlarda yeni ve ikinci el giysiler, antikalar, 50’lerin vinilleri ve başka merak edilenler bulunuyor.
Amstel’de, Portekiz Sinagogu kentin dini hoşgörüsünün simgesi olmaya devam ediyor ve hala mum ışığında meydana getirilen hizmetler için kullanılıyor. Kudüs’ün Süleyman Tapınağı’ndan sonrasında modellenmiştir… 1675’te inşa edildiğinde Amsterdam’ın en büyük yapılarından bir tanesiydi. Her biri bir mağdurun ismi, doğum ve tutuklama tarihleriyle, kampa gönderilen ve kaderleriyle kazınmış, arkadaki yanyana Taşlar dünya genelinde Holokost projesi.
Öğle yemeği
Öğle yemeğinde, toplumsal olarak dezavantajı destekleyen havadar bir kafe olan Dignita Hoftuin’de sabah yolculuğunuzda gevşeyin. Restoran, Rus-Hollanda tarihinin Hermitage müzesinin arkasına sıkışmış durumda. Birçok eski fahişe, birçok kendi bahçesinde yetiştirilen mahalli, doğal ürünleri sergileyen, gün boyu devam eden brunch menüsüyle bu sera seçimi restoranda ikinci kariyerini buldu.
De Plantage
Öğle yemeğinden sonrasında, dünyanın en eski botanik bahçelerinden birinde ender bitkilerin sergilendiği Hortus Botanicus’ta doğaya dönün. Hollanda’nın en eski hayvanat bahçesi olan ARTIS Royal Hayvanat Bahçesi’nde daha çok nebat ve hayvan çeşitliliği keşfedin. Burada, bir akvaryumdaki ve bir planetaryumdaki denizler ve yıldızlar içinde sanal geziler yapabilirsiniz. Komşu Micropia’da, mikrop dünyasında görünmez yaşamı keşfedin.
20. asırla alakalı daha çok bilgi edinmek istiyorsanız, 2. Dünya Savaşı’ndaki Hollanda’nın görevi ile alakalı düşünceli bir görüş açısı olan Hollanda Direniş Müzesi’ni ziyaret edin. Hollandsche Schouwburg’da, işgal altındaki Polonya’daki imha kamplarına toplu sınır dışı edilmek suretiyle Yahudilerin nerede toplandığını görün.
Frank’s Smokehouse’da nefis bir akşam yemeği ve sigara keyfi
Amsterdam’ın doğu ucunda yoğun bir müze gezisiyle geçen yoğun bir günün arkasından, sakin bir akşam yemeği için şark rıhtımlarındaki Frank’s Smokehouse’a gidin. Basit baba-oğul bistrosu, akşamları tesis bünyesinde içilen somon, biftek ve et lokantasının yer almış olduğu üç muhtelif bir şefin menüsü ve hava uygun olduğunda aleni terasta servis edilmektedir. Akşam yemeğinden sonrasında, organik limanda yürüyüşe çıkın yahut Hollanda Milli Opera ve Balesi yahut Royal Theatre Carré’de bir gösteri izleyin. Ziyaretinizi, ebedi sevgiyi sağlamak için Magere Brug’da (Cılız Köprü) hususi birinden bir öpücük çalarak Avrupa’nın en duygusal başkentlerinden birine yapın.